"avlanırken" - Translation from Turkish to Arabic

    • يصطاد
        
    • يصطادون
        
    • تصطاد
        
    • نصيد
        
    • أثناء الصيد
        
    Binbaşı, ben dağınızda avlanırken omzu kırılan bir adamım ve... Open Subtitles ميجور أنا فحسب صديق كان يصطاد في منطقتك من الجبل وقام بكسر كتفه
    Ebeveynler avlanırken kardeşlerine bakıyor. Open Subtitles إنه يرعى الصغار بينما يصطاد البالغون بعيداً
    Bu, şimdiye kadar bilinmiyordu zira gece avlanırken hiç görüntülenmemişlerdi. Open Subtitles نحن لم ندرك هذا حتى الآن بسبب أننا لم نرهم يصطادون ليلا
    Hint kurtları nadir bulunurlar, ama en çok yağmur mevsiminde hem yavruları hem de kendileri için avlanırken görünürler. Open Subtitles الذئاب الهنديّة ليست شائعة، لكن تُرى أكثر في الموسم المطير عندما يصطادون لأجل جرائهم ولأنفسهم.
    Avlanmadığın zaman sinirli ve dengesiz oluyorsun avlanırken de korkunç. Open Subtitles ، أنت عصبي ماعدا و أنت تصطاد ، لأنك حينها أنت تتحول إلى شخص مخيف
    Kutup ayıları avlanırken, buzun üzerindeki bir deliğe konuşlanırlar ve fokları beklerler. Open Subtitles عندما تصطاد الدببة القطبية فإنها تستلقي في حفرة في الجليد وتنتظر قدوم فقمة
    - Aynen öyle, şimdi biz tam avlanıyorduk, avlanıyorduk, tam avlanırken... Open Subtitles - نعم، كنا نصيد نصيد و نصيد...
    Etrafta sakince ayıları takip ediyoruz, ve inşallah onları avlanırken çekebiliriz. Open Subtitles إننا نتابع الدببة بهدوء و نأمل أن نصوّرها أثناء الصيد
    Kartal avlanırken balığın kör noktasını kullanır. Open Subtitles عقاب السمك يستغل المنطقة العمياء للسمك عندما يصطاد
    avlanırken ayağını kütüklere sıkıştırıp bacağını kırmış olmalı. Open Subtitles لابد أن قدميه علقت في هذه الجذوع قطعت ساقه،بينما كان يصطاد
    Erkek kardeşim Mark onu Brezilya'da avlanırken yakalamış. Open Subtitles ولكن شقيقى "مـارك " حصل عليه أنه يصطاد فى "البرازيـل" وأعتقد انه أمسكه
    Taksi sayesinde avlanırken dikkat çekmiyor. Open Subtitles التاكسى يتيح له الامتزاج عندما يصطاد
    Şahin avlanırken yardıma ihtiyaç duyar mı? Open Subtitles عندما يصطاد الصقر، هل يحتاج مساعدة؟
    Bu çim örümceği avlanırken son derece hızlı çalışan sinir sistemini kullanır that some researches believe it almost borders on precognition... Open Subtitles عنكبوت النّجيل هذا يصطاد باستخدام مجموعة من الأرجل بتوصيل عصبي سريع جدًّا تلك بعض البحوث التي تفترض ذلك تبعا لحدود الافتراضات...
    Ortak arkadaşlarından birinin avlanırken yaralandığını söyleyerek onları buraya sokmuşlar. Open Subtitles تم استدراجهم الى هذه المنطقة عبر إيهامهم أن بينهم صداقات مشتركة وأنهم تعرضوا للإصابة حين كانوا يصطادون
    Ama onları şehirde avlanırken yakalama şansına sahip olmak için Gordon en son termal kamera teknolojisini kullanacak. Open Subtitles ولكن كي يستطيع تصويرهم وهم يصطادون في المدينة على قوردن أن يستخدم آخر تقنيات الكاميرات الحراريّة
    Bu ikisini de ormanımda avlanırken yakalamış. Open Subtitles لقد قبضت علي هؤلاء الإثنين يصطادون في غاباتي
    Şarkı listesi yapıyor. avlanırken Mp3 dinlemeyi sever. Open Subtitles انها تعد الموسيقى لتسمعها و هي تصطاد
    Yeah, tam da ruh buralarda avlanırken. Open Subtitles أجل, الروح تصطاد بالساحة
    Dün, ofisinizde İskoçya'da avlanırken çekildiğiniz resmi gördüm. Open Subtitles بالأمس في مكتبك لاحظت صورة لك وأنت تصطاد في (اسكتلندا)
    - Şey tam avlanırken... Open Subtitles - وكما كنا نصيد...
    avlanırken mesafelerini korurlar. Open Subtitles ..فهي تبتعد عن بعضها أثناء الصيد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more