Göçmenlik avukatıyla yarın sabah 11'de bir görüşme ayarladım. Olmaz. | Open Subtitles | لقد حددت موعداً مع محامي هجرة غداً عند الحادية عشرة |
Bunu yapmadan önce de, kişisel ifadesinde haksızlığa uğradığını çünkü senin karşı tarafın avukatıyla kişisel bir sorunun olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وقبل أن تسقطها، أوضحت في سجل محفوظ أنّها قد تورّطت في الأمر بسبب مسعى انتقامي شخصي ضدّ محامي الجهة الأخرى |
Başka bir diyeceğin varsa da gider Yahudi avukatıyla konuşursun. | Open Subtitles | الآن اذا كان لديك شيء لتقوله تحدث الى محاميه اليهودي |
6 hafta önce ismini vermeyen biri, telefon ederek Keaton'ı avukatıyla beraber Mondino'nun yerinde yemekte bulabileceğimi söyledi. | Open Subtitles | منذ ستة اسابيع تلقي اتصالا مجهولا يسأله هل يمكنه ايجاد كيتن؟ يأكل في منديانوا مع محاميه |
Kurbanın karısı, Louise McCallum, bugün, saat 13'ü biraz geçe avukatıyla birlikte Hudson Street Polis Merkezi'ne geldi. | Open Subtitles | لويز ماكالم,زوجة الضحية , وصلت الى مركز البوليس فى شارع هدسون الساعة الواحدة 'بصحبة محاميها |
Yarın, Marguerite Hala'nın avukatıyla görüşmemiz lazım. | Open Subtitles | بيتر يجب علينا ان نلتقي مع محامي العمة مارقريت غداً. |
Bir göçmen avukatıyla konuştu. Avukat, onu ülkeden atacaklarını söyledi. | Open Subtitles | تَكلّمَ مع محامي هجرةِ وهو قالَ بأنّهم يُبعدونَه. |
Bugün babamın avukatıyla buluşmamız var. | Open Subtitles | حسنٌ، علينا أن نتقابل مع محامي والدي اليوم |
Boşanma avukatıyla olan randevunu iptal edeceksin, ve kendimize bir evlilik danışmanı bulacağız. | Open Subtitles | ستلغي اجتماعنا مع محامي الطلاق هذا و سنبحث لنا عن مستشار للزواج |
- Ölmeden önceki gün mülkiyet avukatıyla randevu ayarlamış. Vasiyetinde başka değişiklikler yapacağını söylemiş. | Open Subtitles | قامت بتعيين موعد مع محامي وصيتها، وأخبرته بأنها تريد إجراء المزيد من التعديلات على وصيتها |
Bir ağır ceza avukatıyla görüşme ayarlamış. Gelecek hafta buluşmayı planlamışlar. | Open Subtitles | لقد حدد موعداً مع محامي جنايات , لقد كان يخطط لمقابلته الأسبوع القادم |
Bir insan neden avukatıyla akşam saat 20:00'de buluşur ki? | Open Subtitles | ومن الذى يقابل محاميه الساعة الثامنة مساءا؟ |
7:15'te avukatıyla telefon görüşmesi yaptı. | Open Subtitles | جاءته مكالمة تليفونية في 7: 15 صباحا من محاميه |
avukatıyla bir anlaşma, itiraf veya azaltılmış ceza için konuşmayı deneyebilirim. | Open Subtitles | أستطيع المحاولة التحدث مع محاميه عن صفقة إعتراف ، أو جملة قصيرة |
Hakkı olduğu halde avukatıyla iletişim kurmasına... izin verilmedi sanırım. | Open Subtitles | أفترض أنه قد سمح له بالتواصل مع محاميه والذي هو حق له |
avukatıyla görüşmeye gidiyorum, cenazeyi benim organize etmemi istemiş. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى محاميها لقد وضعتني مكلفاً بجنازتها |
Bir bakalım, avukatıyla bir toplantısı var... | Open Subtitles | حسناً، دعينا نرى، أعرف بأن لديها إجتماع مع محاميها |
avukatıyla yatıyor mu merak ediyorum. Bence yatıyor. | Open Subtitles | أتساءل ما إذا كانت تنام مع محاميها أراهن أنّها تفعل |
Birçok şey öğreniyorum, ...özellikle de şu savunma avukatıyla çalışırken. | Open Subtitles | انا أتعلم الكثير خاصة العمل مع محامية الدفاع هذه |
Herkes bu adamın avukatıyla röportaj ayarlamak istiyor ama tüm teklifleri reddediyor. | Open Subtitles | الجميع يسعى للحصول على مقابلة مع محامى هذا الرجل و لكنه يرفض |
Annen kaçmak istersen diye sana babanın avukatıyla buraya gelmek üzere olduğunu söylememi istedi. | Open Subtitles | أهلاً، آسفة على المقاطعة. سألتني أمك أن أبلّغك أن أباك قادم مع محاميته |
-Bunu yapman gerekmiyor. Aslında bir kaç sorum var, pazartesi boşanma avukatıyla buluşacağım. | Open Subtitles | عندي بضعة أسئلة، سألتقي بمحامي الطلاق الإثنين |
Varlık avukatıyla konuştum. | Open Subtitles | تحدثت إلى مُحاميه |
avukatıyla görüşecekse bu özel bir görüşme olacak. | Open Subtitles | حسنا,ان كان سيتسلح بالمحامي فتلك محادثة سرية |
Dedektif, Vanessa hala avukatıyla konuşuyor mu? | Open Subtitles | أيها المحقق هل فانيسا لازالت تتحدث مع محاميتها |
İyi, onunla ve avukatıyla görüşmek için merkeze gidiyorum | Open Subtitles | دي . سَيُقابلُ مَعه ومحاميه أنا سَأَعطيه الأخبارَ الجيدةَ. |