| Erwin Schrödinger, Schrödinger'in Kedisi ile ünlü, Avusturyalı bir fizikçiydi. | TED | إروين شرودنغر، صاحب شهرة قط شرودنغر، و هو فيزيائي نمساوي. |
| Daha derin bir düzeyde ise Internet'in varlığını Avusturyalı bir fizikçi ile onun hayali kedisine borçluyuz. | TED | ومع ذلك، على مستوى شديد العمق، يرجع الفضل في وجود الإنترنت إلى عالم فيزياء نمساوي وقطته الخيالية. |
| İyi. Aracımı mahveden Avusturyalı bir sıçan ve İtalyan hilekâr takımı ile ilgili... | Open Subtitles | إنها بخير , حصلت فقط على مشكلة بسيطة مع فأر نمساوي |
| Avusturyalı bir fizikçinin kuantum mekaniğini daha anlaşılır kılmak için bulduğu bir düşünce deneyi. | Open Subtitles | جاء بها فيزيائي نمساوي ليساعد على فهم الحالة الكمية |
| İyiydi. Avusturyalı bir fareyle aracımı bozan İtalyan hilekar takımıyla ufak bir problemim var. | Open Subtitles | على ما يرام، لديّ فقط مشكلة صغيرة مع جرذ نمساوي... |
| Oyun, Avusturyalı bir yazarın romanından uyarlandı. | Open Subtitles | كلا، انه مأخوذ من رواية لكاتب نمساوي |
| Avusturyalı bir arkadaş işinize yarar diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت فقط بمقدوركِ مساعدة صديق نمساوي |
| Şuradaki Wicki, Avusturyalı bir Yahudi, kazancı iyiyken Münih'ten kaçmak zorunda kaldı Amerikalı oldu, orduya yazıldı ve canınıza okumak için geri geldi. | Open Subtitles | (ويكي) هنا، يهودي نمساوي هرب من (ميونخ) أصبح أمريكياً، وتمّ تجنيده ثمّ عاد إلى هنا لينتقم |
| Yahudiler işin işler kötüye gitmeye başladığı an Amerika'ya göç etmiş Avusturyalı bir Yahudi. | Open Subtitles | وهذا هناك اسمه (ويلهليم فيكي) إنّه يهودي نمساوي |
| Egon Schiele, Avusturyalı bir ressam. | Open Subtitles | (إيجون شيلا)، إنّه رسام نمساوي |