Dolayısıyla malzemeleri ayırmak için kullanılan geleneksel yöntemler plastikler için işe yaramamaktadır. | TED | ولذلك فإن الطريقة الإعتيادية لفصل المواد غير مجدية مع المواد البلاستيكية ببساطة |
Gelinciğin kanından karşıkoru ayırmak için yüksek hızlı bir santrifüj lazım. | Open Subtitles | أحتاج لجهاز طرد عالي السرعة لفصل الأجسام المضادة من دماء النمس. |
Konuşmamın bir bölümünde, bu kıtadaki yatırım olanaklarından bahsedeceğim. Hakikatle safsatayı; gerçekle kurguyu ayırmak için. | TED | جزء من كلامي سيكون حول الفرص الإستثمارية الموجودة في هذه القارة. لفصل الخطاب من الواقع، والحقيقة من الخيال. |
Bizi ayırmak için büyük jüriye güvenen kimdi. | Open Subtitles | الأحمر: الذي كان يعتمد على لجنة التحكيم الكبرى لفصلنا. |
Bu makası ikimizi nihayet ayırmak için kullanacağım. | Open Subtitles | سأستعمل هذين النصلَين لفصلنا أخيراً |
Son zamanlardaki birleştirmelerini ayırmak için kullanacağım. | Open Subtitles | و سأستخدمه ليفصل بين مَنْ جمعتَ بينهم حديثاً |
Tabutlarına koyarlarken ayırmak için kollarını kesmek zorunda kalmışlar. | Open Subtitles | ولكى يضعونهم فى اكفنه مختلفه اضطروا أن يستخدموا المنشار لفصلهم |
Birbirlerinden ayırmak için herhangi bir girişimde bulunursak sonucu felaket olabilir. Nükleer bir patlama. | Open Subtitles | أية محاولة لفصلهما قد تؤدي لكارثة كانفجار نووي |
Braden'e sırf bizi ayırmak için söylediğin bu iğrenç şeylerin hepsini anlatacağım. | Open Subtitles | سأخبر (برايدن) بالشيء المقزز . الّذي قلتِه لي كي تبعدينا عن بعضنا |
Bu bir kuru temizleme etiketi Benzer kıyafetleri ayırmak için kullanılır. | Open Subtitles | إنها علامة غسيل , تستعمل لفصل الكميات المحددة من الثياب |
Yavru bir turnayı sürüden ayırmak için, ikili ekipler halinde çalışıyorlar. | Open Subtitles | تعمل النسور في أزواج لفصل طائر صغير عن السرب. |
Hipersürücü sistemini çekirdekten ayırmak için en az yarım saate ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنحتاج لنصف ساعة على الأقل لفصل نضام المحرك الفائق عن الحاسوب |
Uzuvlarını ayırmak için 40 santimlik çelik kemik testeresi kullandım. | Open Subtitles | وإستخدمت سكينته 16 بوصة لفصل العظام عن بعضها |
Ailem siyah kryptoniti beni Kryptonlu tarafımdan ayırmak için kullanmıştı. | Open Subtitles | استعمل أبواي الكريبتونايت السوداء لفصل جزئي الكريبتوني. |
Gerçekten, parasını mülkten ayırmak için yol yok mu? | Open Subtitles | ألا توجد أي طريقة لفصل مالها من التركه ؟ |
Bölünebilir izotopları ayırmak için hangi metodu kullanıyorsun? | Open Subtitles | أية طريقة تستخدمون لفصل النظائر الإنشطارية؟ هذا جنون |
Bizi ayırmak için kasırga gerekir. | Open Subtitles | يتطلب إعصار لفصلنا |
Galiba bizi ayırmak için Gallo'nun yaptığı bir şey değildi? | Open Subtitles | أظن أنها لم تكن خدعة من قبل (غالو) لفصلنا, أليس كذلك؟ |
Kütle spektrometresi bir numunenin içerdiği elementleri ayırmak için mıknatıslardan yararlanarak her bir elementin miktarının ölçülmesini sağlar. | Open Subtitles | المطياف الكتلي يستخدم مغانط ليفصل بين العناصر الموجودة في عينة ما لتكون كميات كل عنصر, من الممكن حسابها |
ayırmak için kesmek zorunda kalmışlar. | Open Subtitles | كان عليهم إستعمال سكين لفصلهم |
Yoksa taşaklarını patlatırım, onları ayırmak için ameliyat olman gerekir. | Open Subtitles | أو سأسحقهما وستكون بحاجة الى جراحة لفصلهما |
Braden'e sırf bizi ayırmak için söylediğin bu iğrenç şeylerin hepsini anlatacağım. | Open Subtitles | سأخبر (برايدن) بالشيء المقزز . الّذي قلتِه لي كي تبعدينا عن بعضنا |