Ve de mavi ayak tırnağı boyası vardı. Bu çok fena. | Open Subtitles | وأخبرني بأن أصابع قدميه عليها طلاء أظافر أزرق ذلك موجع |
ayak tırnağı makasımı geri verdi ve "Kuyruklu yalancının evi" yazan külotlarımı da. | Open Subtitles | أعادت لي مقص أظافر قدمي وسروالي الهائل الداخلي |
Ayrıca dökülmüş deri, saç, salya, ayak tırnağı ve başka DNA malzemelerinin olduğu yerdir. | Open Subtitles | وأيضا الجلد الميت الشعر، اللعاب أظافر القدم |
İnsan bedeni, kulak kiri ya da ayak tırnağı gibi şeyler yapabilir ama bu organizmalar vücutlarının bir bölümünü fosforlu çubuğa çevirebilir. | TED | يستطيع جسم الإنسان تصنيع أشياء مثل الصملاخ و أظافر القدم، و لكن هذة الكائنات تستطيع أن تحول أجزاء من أجسامها الى عصا مضيئة |
Catherine kırık bir kadın ayak tırnağı bulmuştu kurbanın ağzında. | Open Subtitles | لأن " كاثرين " وجدت أظافر أنثوية مكسورة في فم الضحية |
Jacuzzi köpük dolu, ayak tırnağı kıçımı traşla. | Open Subtitles | أظافر إحلقْ شعرى. |
Oleg'in ayak tırnağı toynak gibi görünüyor. | Open Subtitles | أظافر أصابع قدم (أوليغ) تبدو ككيس بطاطس (فوريتو). |
Tırnak, ayak tırnağı, | Open Subtitles | وأي أظافر, وأي أظافر أقدام |
Bir ayak tırnağı için oynuyoruz. | Open Subtitles | نحن نلعب أظافر . |