"aygıt" - Translation from Turkish to Arabic

    • الجهاز
        
    • جهاز
        
    • الأداة
        
    • أداة
        
    • الأداةِ
        
    • ألا يوحي
        
    Klorel ve Skaara bizim konuğumuz olduğu sürece aygıt çıkarılamaz. Open Subtitles الجهاز لا يمكن إزالتها طالما كوريل و سكارا هم ضيوفنا
    En basitçe, aygıt her nakli hafızasında tutar. Open Subtitles ببساطة شديدة ، الجهاز يحتفظ بذاكرة كل إنتقال
    O aygıt yapma, Optrikalı geçit yolu masalının taklidi. Open Subtitles هذا الجهاز هو مجرد تلفيق لتسويق أسطورة البوابة الكونية الأوبتريكية
    Her farklı hücre tipi için minik farklı aygıt yapıyor değiliz. TED والامر ليس وكأننا نصنع جهاز مصغر لكل جزء من اجزاء الخلية
    Plastik sargı, askı ve tipeksten yapılmış basit bir aygıt. Open Subtitles هذا جهاز بسيط للغاية مصنوع من طوق بلاستيك وحمالة معطف
    Bu aygıt, beyindeki elektriksel aktiviteyi uyarıyor. Open Subtitles هذه الأداة تحفّز النشاط الكهربائي في الدماغ.
    Sen ve ekibin oldukça ileri bir yabancı kültürden yabancı bir aygıt çaldınız. Open Subtitles , أنت و فريقك سرقتم أداة أجنبية . من ثقافة أجنبية متقدمة جداً
    Bu aygıt sadece ilk 30 saat içinde işe yarar. Yardım etmemi istiyor musun, istemiyor musun? Open Subtitles هذا الجهاز يعمل خلال ثلاثون ساعة فقط هل تريد منى مساعدتك أم لا ؟
    Göğsündeki aygıt Goa'uld'un konukçusunu susturma yeteneğini bastırır. Open Subtitles الجهاز حول صدره يمنع قدرة الجوؤولد على إسكات مضيّفه
    aygıt bir dağıtım sistemi olarak yaratılmıştı, vücudunu işgal etmek için. Open Subtitles الجهاز تم خلقه كنظام توصيل لغرض غزو جسمها
    Eğer aygıt hakkında daha fazla şey biliyor olsalardı, ona yardımcı olabilirlerdi. Open Subtitles لو أنهم علموا المزيد عن هذا الجهاز ربما كان هذا قد ساعد قليلا
    Sa- sa- sa- sakın dokunmayın ona, lütfen. Bu tam ayarlanmış bir aygıt. Open Subtitles ل ل ل لاتلمسه رجاء هذا الجهاز معاير بدقة
    Yani bu aygıt binlerce yaşında mı? Open Subtitles لذلك هذا الجهاز قد يكون منذ آلاف السنين؟
    Dünyanın bozuk paraları, artı aygıt arşivinden bir emisyon spektografı. Open Subtitles وجدت عملات العالم، بالإضافة جهاز بعث وقياس الأطياف من الأرشيف
    Cep telefonu olsun, herhangi başka bir aygıt olsun, ne götürürseniz götürün tamir edebilirler. TED أي جهاز جوال، أي أداة تجلبها لهم، يستطيعون إصلاحها.
    Örneğin, hükümet için çalışan bir kişi olsun, ve bu kişi, başka bir liderin kalp piline sinyal göndermek için kablosuz bir aygıt kullanıyor. TED كمثال: شخص يعمل للحكومة يستخدم جهاز لاسلكي ليرسل إشارة لمنظم قلب رئيس أجنبي آخر.
    Tahmin ediyoruz ki 20 yıl sonrasında her yurttaş, vücudu kaplayan bir elektronik alet taşıyacak ve bu aygıt da mutluluk ve cinsel zevk ihtiyacını karşılayacak. Open Subtitles يمكننا أن نفترض أن بعد 20 سنة سيضع كل مواطن عليه جهاز كهربائي صغير يثير متعة الجسد
    Şimdi, bu getirdiğiniz aygıt da nedir? Open Subtitles إذن , ماذا تكون هذه الأداة التي أعادتك ؟
    Cenevre'deki adama bulaşan virüsün kaynağının o aygıt olduğuna inanıyoruz. Open Subtitles نعتقد الأداة مصدر الفيروس الذي أصاب الرجال في جنيف.
    Peki ya aygıt sadece denklem içinde bir parçaysa? Open Subtitles ماذا لو كانت الأداة وحدها جزء من المعادلة؟
    Nükleer Regülatör Komisyonu'nun Acil Durum Yönetim Programı altında geliştirdiğimiz bir aygıt. Open Subtitles إنها أداة قمنا بتطويرها تحت إشراف لجنة النظم النووية ونظام إدارة الطواريء
    30 yıl önce, C.I.A. cep telefonu gibi bir aygıt için cinayet işlerdi. Open Subtitles قبل 30 سنة، وكالة المخابرات المركزية قتلت من أجل أداة بصغر التلفونات الخلوية
    Bu aygıt böyle bir işlem için kötü tasarlanmış gibi. Open Subtitles تَبْدو هذه الأداةِ مصممة لهذه الوظيفة بشكل سيئ.
    Harici kontrol edici ise senin saıyorum ki dışında bulunan aygıt Sen dediklerimden bişey anladın mı Chevy? Open Subtitles وكلّ هذه العملية سينظمها قطعة داخلية للتحكم ألا يوحي لك هذا بشيء منطقي يا شيف ؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more