| Annenle nişanlanınca seni cezalandırma ayrıcalığını da elde ettim. | Open Subtitles | أعتقد أن الخطوبة هى أفضل فترة للحصول على امتيازات إضافية |
| Bir ilişkisi vardı ve avukat-müvekkil ayrıcalığını ihlal ediyordu. | Open Subtitles | قامت بعلاقة مع رجل متزوج، وانتهكت امتيازات المحامي والموكل |
| Sıkıştırılmış et yeme ayrıcalığını kaybettin. | Open Subtitles | لقد فقدت امتيازات قطع الدجاج المضغوطة. |
| Ameliyata girme ayrıcalığını hak etmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | إن أردتم إمتيازات جراحية، سيتعين عليكم إستحقاقها |
| Bu da araç kullanma ayrıcalığını kaybetmene sebebiyet verir. | Open Subtitles | و التي تؤدي إلى خسارة إمتيازات القيادة |
| Resmen kapı ayrıcalığını kaybettin. | Open Subtitles | أنت فقدت إمتيازات بابك رسميـًا |
| Bebek ayrıcalığını kaybettin. | Open Subtitles | كنت قد فقدت امتيازات طفلك. |