Kurban ve güçlenmiş arasındaki ayrım hayali. | TED | هذا التمييز بين الضحايا وأصحاب السلطة غير حقيقي. |
Bazıları, bileşenlerin bir dizi elektrik alanında nasıl hareket ettiğini gözlemleyerek bireysel bileşenler arasında ayrım yapar. | TED | بعض التمييز بين المركبات الأحادية من خلال مراقبة كيفية تحرك المركبات خلال مجموعة من الحقول الكهربية. |
dedim. Yanıtımın biraz kendini beğenmiş tavırlı olduğunu biliyorum, ama burada önemli bir ayrım yatıyor, çünkü ben duyarlılık eğitimine değil, | TED | الآن، أنا أعلم أنه رد مفخم قليلاً، رَدي عليها، ولكنه تمييز مهم، لأنني لا أعتقد أن ما نحتاج إليه هو تدريب الحساسية. |
Geçmişle şimdi ve gelecek arasında, ve orası ile burası arasında hiçbir ayrım kalmaması sonucu, her yerde, AN la başbaşayız, bu AN a artık "Dijital Şimdi" diyeceğim. | TED | مع تمييز لا تترك بين الماضي، في الوقت الحاضر وفي المستقبل، وهنا أو هناك، ونحن مع هذه اللحظة في كل مكان، ترك هذه اللحظة التي سوف اسمية الرقمية الآن. |
Aşırı kafirlik olduğu saptanan durumlarda, kanun, kadın ile erkek arasında ayrım gözetmiyor. | Open Subtitles | في حالات البدعة المتطرفة القانون لا يميز بين الرجل والمرأة |
Bu mu olmalıydı bu ayrım örneklerinin gerçekte yanlış anlaşılan ve gerçekle örtüşmeyen? | Open Subtitles | يمكن أن يكون ذلك من حالات التمييز العنصري أو في الحقيقة سوء فهم تضخّم قليلاً |
Eğer bir ayrım için soruyorsan, bence durum daha karmaşık. | Open Subtitles | لو تسأل عن التمييز أعتقد أن هذا غير واضح |
Bu tip bir ayrım yapmak zorunda olmayan biriyle beraberim. | Open Subtitles | تيري ليس عليه ان يقوم بهذا النوع من التمييز |
Demir Haç, birinci sınıf, o ince ayrım ortadan kalkacak. | Open Subtitles | الصليب الحديدي، من الدرجة الأولى، أن التمييز غرامة سيتم التخلي عنها. |
Hiçbir zaman böyle bir ayrım yapmadım. | Open Subtitles | لا, لم اقل انه صائب , لم اقم بهذا التمييز |
Şu anda profesyonel ve kişisel mesele diye ayrım yapamam. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع التمييز بين الناحية المهنية والشخصية |
Magog'a göre, benim genlerim beni ayrım yapmadan katliam yapmaya hazırlamalıydı, kurbanlarımı yemem, bedenlerinden yararlanarak büyümeleri için yumurtalarımı bırakmam gerekiyordu. | Open Subtitles | باعتبارها مأجوج, الجينات بلدي لي يؤهب لذبح دون تمييز, أكل الضحايا بلدي, وضع البيض في الهيئات بالشلل من الكائنات الحية. |
Ama yine de tıbbi bakımın ayrım yapmadan klinik ihtiyaçlara göre belirlenmesini savunurdu. | Open Subtitles | لكنه ما زال مقتنع أن الرعاية الطبية يجب أن تُقدم وفقًا للحاجة الطبية دون تمييز. |
Dürüst olmak gerekirse etkili bir ayrım. | Open Subtitles | إنه تمييز عنصري حقيقي، لو أردت الحديث بصراحة. |
Avları ile yollarına çıkan arasında ayrım yapmazlar. | Open Subtitles | لا يميز بين من يريده... والذىيقففى طريقه... |
- Evet. Raymond, kardeşinle Wallbrook arasında bir ayrım yapabilir misin? | Open Subtitles | رايموند،أيمكنك أن تفرق بين أخوك ووالبروك؟ |
Diğer bir deyişle, din ve bilim arasındaki bu büyük ayrım henüz gerçekleşmedi. | TED | هذا الفصل العظيم، وبعبارة أخرى، بين الدين والعلم لم يحدث. |
Diplomatik bir seviyeden konuşmak ile politik seviyeden konuşmak arasında bir ayrım yapıyoruz. | TED | يمكننا التفريق بين الحديث على المستوى الدبلوماسي, والحديث من المستوى السياسي |
ayrım yapmıyoruz. | Open Subtitles | إنه القانون, ليس هناك إستثناءات |
Babam, papa asla ayrım yapmaz en azından, kaz gelen yerden tavuğunu esirgemez. | Open Subtitles | أبي البابا لا يفرق بين أحد على الأقل ليس حينما توجد هناك أموال |
Yaşam ve ölüm arasında, ikisini birbirine bağlayan ince bir çizgi dışında hiçbir ayrım yoktur. | TED | لا يوجد فصل بين الحياة والموت يوجد فقط خيط رفيع يربط بين الاثنين. |
Diğer bir deyişle, çarpmak için belli türde bir nesneyi sistemli olarak kayırıyor veya ayrım yapıyor. | TED | بكلمات أخرى إنها بشكل مبرمج تفضل أو تميز شخص عن أخر أو كائن للإصطدام به |
ayrım gözetmeyeceğiz. | Open Subtitles | سعيه بلا رحمة للارهاب. لن نقوم بأي تمييز... |