Denemeye devam etmiş azim ve kararlılıkla ayaklarını... çırpmış ve sütü tereyağına çevirmiş. | Open Subtitles | واستمر في محاولته مع المثابرة والجهد وهو عاقد العزم على النجاة واستطاع المرور من هذا الكريم |
Sıkı çalışma, azim ve sebat her zaman kazanır. | Open Subtitles | العمل الشاق,الاصرار و المثابرة ينجحون دائما |
Bana azim, yaratıcılık ve sorumluluk ile ilgili çok şey öğrettin. | Open Subtitles | لقد علمتني الكثير عن المثابرة والإلتزام والإبداع |
Sen git, azim'i al ve buraya getir kaltak karısıyla birlikte. | Open Subtitles | اذهب إلى (أظيم) وأحضره إلى هنا مع زوجته العاهرة |
Biletleri aldım, azim. Chelsea maçı. | Open Subtitles | ،(حصلت على تذاكر يا (أظيم إنها لمباراة تشيلسي |
Daha çok çaba, daha fazla strateji, daha uzun uğraş süreleri ve çok zor sorularla karşılaştıklarında daha çok azim gösterdiklerini gördük. | TED | و حصلنا على مجهود اكثر، استراتيجيات اكثر، اشتراك اكثر على مدى فترات طويلة من الوقت، و مثابرة أكبر عندما يواجهون مسائل صعبة جدا جدا. |
Bana verdiği en büyük armağan... bu durumla başa çıkabilmek için... gereken azim oldu. | Open Subtitles | أعظم هدية منحتها لي الإرادة في الأستمرار للتغلب على الأمر |
Onlarda insan gücü varsa bizde de azim var. | Open Subtitles | هم لديهم القوة البشرية و نحن لدينا المثابرة و انتصار الارادة |
Ve onu iyi bir muhabir yapan şey azim ve tutkunun herkesçe paylaşılmak zorunda olmamasını anlamasıydı. | Open Subtitles | وما جعله مراسلة بارعة أنها فهمت المثابرة والرحمة ليس من الضروري أن تكون بشكل متبادل .. |
azim. Dünyada hiçbir şey azmin yerini alamaz. | Open Subtitles | المثابرة، لا شيء في العالم يمكن أن يحل محل المثابرة. |
azim ve kararlılık tek başlarına bütün güce sahiptir. | Open Subtitles | المثابرة والعزم وحدهما يمثلان القوة كلها. |
Başlangıçta birçok başarısızlık yaşamamıza karşın, istediğimiz sonuçları alabilmek için yeterince azim gösterebilmiştik. | TED | وأظهر لنا أنه على الرغم من الإخفاقات العديدة في البداية، كنا قادرين على المثابرة خلالها للحصول على نتائج الاختبار التي أردناها. |
Yaygın görüşe göre, hayattaki payınız vasatın altı olsa bile azim, sıkı çalışma ve piyasanın erdemleriyle, kendinizi yoktan var edebilirsiniz. | TED | الرواية السائدة هي أنه حتى لو كان معظم ما تملكه دون العادي. مع المثابرة والعمل الجاد وبعوامل السوق الحرة. يمكنك أن تحول فقرك إلى ثراء. |
Chealse maçı için biletlerim var azim. | Open Subtitles | ،(حصلت على تذاكر يا (أظيم إنها لمباراة تشيلسي |
azim'in yeğeni Soyka'nın boğazını kesti. | Open Subtitles | - (ابن أخ (أظيم) شق عنق (سويكا - |
Sen azim'i getir ve bizde onun karısını getirelim. | Open Subtitles | ...إذاً اذهب إلى (أظيم) وأحضره إلى هنا مع زوجته العاهرة |
azim'in yeğeni Zoyka'nın boğazını kesti. | Open Subtitles | - (ابن أخ (أظيم) شق عنق (سويكا - |
azim, çocuğu rahat bırak. | Open Subtitles | أظيم)، دع الفتى وشأنه) |
Büyük azim Bay Fix, imparatorlukları kuran ruh işte budur. | Open Subtitles | مثابرة كلب البلدغ, سيد "فيكس", هذه هى الروح التى بنت إمبراطورية |
John'un bu bölümü bitirişindeki üslubu burada Laodicea kilisesinin azim öğretisini vurguluyor. | Open Subtitles | [ماكي] الإسلوب الذي فيه ينهي جون هذا الفصل، تأكيده على تعليم الكنيسة مثابرة لاودايسا. |
Tekvando azim gerektiren bir dövüş sanatıdır. | Open Subtitles | التايكواندو هو فن قتال يتطلب مثابرة. |
İster azim Acıyı almaya | Open Subtitles | يتطلب منك الإرادة لتحمل الألم |
Savcı, Okiahoma asfaltlarından ısı yayıldığı gibi senden de zeka ve azim yayıldığını söyledi. | Open Subtitles | قال (آي جي) "ينبعث منه الذكاء والطموح" "مثل موجات الحار التي تخرج من إسفلت (أوكلاهوما)" |
azim'in planı her neyse, onu harfiyen uygulamalıyız. | Open Subtitles | و مهما ما يدبره عبد العظيم يجب ان نكون في اماكننا لنستعد له |