Ama böyle ufak bir durum karşısında bile zor durumda kaldık. | Open Subtitles | لكن شىء صغير كهذا ونكون على حافة السقوط |
Ama böyle ufak bir durum karşısında bile zor durumda kaldık. | Open Subtitles | لكن شىء صغير كهذا ونكون على حافة السقوط |
Bilirsin ki böyle ufak şeyler evliliği özel kılıyor. | Open Subtitles | أتعلم أن أمور صغيرة كهذه التي تجعل من الزواج مميزاً |
Dekan Reuther, gününüz böyle ufak tefek meselelere ayırmak zorunda kaldığınız için özür dilerim. | Open Subtitles | أيها العميدة (روثر), أنا آسفة أنه عليك إزعاج يومكِ بمشكلة صغيرة كهذه |
Ben böyle ufak tefek şeylerle uğraşayım diyorum. | Open Subtitles | أنا أودّ أن ألتصق مع الفقاعة الصغيرة هنا . |
Öyle ya da böyle ufak bir hata yapsanız kaç yazar? | Open Subtitles | ماذا عن الاخطاء الصغيرة هنا وهناك ؟ |