Gözümün içine bak ve John un bu işe bir ilgisi olduğunu düşündüğünü söyle Bütün deliller onu gösteriyor. | Open Subtitles | انظر في عيني وقل لي أنّك تعتقد أنّ جوني فعل هذا؟ - كل الأدلة تشير له - |
Aleyhindeki Bütün deliller tesadüfiydi. | Open Subtitles | كل الأدلة ضده كانت ظرفية تماما |
Sayın Başkan, bir araya getirdiğimiz Bütün deliller, Habib Marwan'ın bugün gerçekleşen her şeyin doğrudan sorumlusu olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، كل الأدلة التي جمعناها تؤكد أن هذا الرجل (حبيب مروان) هو المسؤل المباشر عما حدث اليوم |
Kaçırma olduğuna dair Bütün deliller tesadüfi. | Open Subtitles | كل الأدلة على اختطافها ظرفية |
Bütün deliller seni gösteriyor dostum. | Open Subtitles | كل الأدلة تشير أليك، يا رفيق |
Hiç bilmiyorum ki. Grey itiraf etmiş olabilir ama Bütün deliller tesadüfî. | Open Subtitles | لا علم لي بهذا الشأن, لربما أعترف (غراي), و لكن كل الأدلة لا تدينة |
- Bütün deliller o olduğunu söylüyor. - Ona tuzak kuruldu. | Open Subtitles | كل الأدلة تقول ذلك - لقد تورط - |
Bütün deliller oğlunuz T.J.'i gösteriyor. | Open Subtitles | (كل الأدلة تشير لإبنك(تي جي |