Biz kendimizden büyük şeylerin parçasıyız, sen ve ben. | Open Subtitles | نحن كلانا جزءٌ من شيء أكبر منا, أنا و أنت |
Hissediyorum ya bilirsin, kokainmanları yakalamakla vakit kaybetmek yerine sen ve ben daha büyük şeylerin peşinden koşmalıyız. | Open Subtitles | أنا فقط أشعر أن تعلمون، وأعتقد أن مجرد أنت وأنا يجب مطاردة شيء أكبر بدلا من إضاعة وقتنا خرق رؤساء الكراك. |
Babam, kaderimde büyük şeylerin yattığına inanıyordu. | Open Subtitles | ابي كان يعتقد أن العقل يفعل أشياء أمورا عظيمة |
Babam, kaderimde büyük şeylerin yattığına inanıyordu. | Open Subtitles | ابي كان يعتقد أن العقل يفعل أشياء أمورا عظيمة |
Genel izafiyet çok büyük şeylerin hareketini tanımlarken, kuantum fiziği çok küçük şeyleri açıklar. | TED | النسبية العامة التي تصف سلوك الأشياء الكبيرة جداً بينما فيزياء الكم تشرح الأشياء الصغيرة. |
Doğadaki büyük şeylerin önemli olduğu hakkında bir yanılsama içindeyiz. | Open Subtitles | لدينا هذا الوهم أنه من الأمور الكبيرة في البيئة التي تعول. |
Daha büyük şeylerin peşimdeyim. | Open Subtitles | 'م على شيء أكبر وأفضل. |
Cindy, Sanırım büyük şeylerin küçük paketlerden çıktığı doğru. | Open Subtitles | (سيندي) ، أعتقد أن الأمر صحيح أن الأشياء الكبيرة تأتي من الأشياء الصغيرة |
büyük şeylerin, küçük başlangıçları vardır. | Open Subtitles | الأشياء الكبيرة تبدأ صغيرة |
büyük şeylerin hepsi halloldu. Çünkü ben planladım. Her şey tıkırında. | Open Subtitles | أعني ، أنهيت جميع الأمور الكبيرة لأنّني خطّطت لهذا مسبقاً |
Ama öyle bir zaman gelir ki en büyük şeylerin farkına vardığınızda iş işten geçmiştir. | Open Subtitles | لكن أحيانًا لاتعرف عن الأمور الكبيرة , الا بعد فوات الأوان |