Bu büyük bir mesele değil. | Open Subtitles | يتم اعتماد أنت. وهي ليست صفقة كبيرة. |
Muhtemelen bunu büyük bir mesele haline getirmek istemedim de ondan. | Open Subtitles | ربما لأنني ألم وأبوس]؛ ر تريد أن تجعل من صفقة كبيرة منه. |
Senin içn böylesine büyük bir mesele olduğunu sanmıyordum. | Open Subtitles | انا آسفة. لم أكن أعرف بأن ذلك سيكون بالأمر المهم بالنسبة لك لا أعلم لماذا قد يغضبك ذلك جداً هكذا |
Bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | هذا أمر كبير أعرف .. |
Belki senin için büyük bir mesele olmayabilir ama benim için öyle. | Open Subtitles | ربما.. هذا ليس أمراً مهماً بالنسبة لك ولكنه مهماً جداً بالنسبة لي |
Teşekküre mahal yok. büyük bir mesele bu. | Open Subtitles | لا داعي لشكري فهذة مسألة كبيرة |
Bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | ذلك تصرّف خطير جدا |
Bunu unutmaya çalış tamam mı? Çok da büyük bir mesele değil. | Open Subtitles | لا عليك،انها ليست صفقة كبيرة. |
Ama bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | وإنما هو صفقة كبيرة. |
Yalnız sizin için sorun olmayacağından emin olmak istediğim tek bir şey, aslında o kadar da büyük bir mesele değil. | Open Subtitles | -هنالك أمر واحد فقط أود أن أتأكد بأنكم لا تمانعون عليه -إنه ليس بالأمر المهم |
- Pekala, sanırım büyük bir mesele değil. - Kazayla oldu. - Bilmiyorum. | Open Subtitles | اعتقد أنه ليس بالأمر المهم الحوادث تحصل |
Bu muhtemelen çok büyük bir mesele olmayacaktır. | Open Subtitles | أنا أقصد أن الأمر ليس بالأمر المهم |
Darby, anlamıyorsun. Bu bildiğin sahtekârlık. Bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | (داربي) أنت لا تفهمين هذا إحتيال، هذا أمر كبير |
Bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | إنه أمر كبير. |
Bunun büyük bir mesele olmadığını söyleyebilirdim ama sana yalan söylemem ben. | Open Subtitles | -يمكنني أن أخبرك أنه ليس أمراً مهماً لكنني لن أكذب عليك |
Liz, çok büyük bir mesele değil. | Open Subtitles | (إنه ليس أمراً مهماً يا (ليز |
Bunu büyük bir mesele haline getireceğini söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أنها ستجعلها مسألة كبيرة |
Bu büyük bir mesele. | Open Subtitles | ذلك تصرّف خطير جدا |