Sadece göç edecekleri zaman böyle büyük gruplar halinde toplanırlar. | Open Subtitles | أنهم يجتمعون فقط في مجموعات كبيرة مثل هذه عندما يهاجرون. |
Sadece göç edecekleri zaman böyle büyük gruplar halinde toplanırlar. | Open Subtitles | أنهم يجتمعون فقط في مجموعات كبيرة مثل هذه عندما يهاجرون. |
Birçok hayvan büyük gruplar halinde yaşar. Bu, doğadaki en güzel manzaralardan biridir. | TED | العديد من الحيوانات تجتمع في مجموعات كبيرة تعد من بين أروع المناظر في العالم الطبيعي. |
Beyaz adamların büyük gruplar halinde polen yemesine hastayım. | Open Subtitles | أحب المجموعات الكبيرة من الناس البيض الذين يأكلون اللقاح |
İşte büyük gruplar arasındaki geçiş formlarının kaderi de bu. | Open Subtitles | وهذا هو مصير حلقات الوصل بين المجموعات الكبيرة. |
Şellak, Tayland'daki ağaçlarda büyük gruplar halinde bulunan dişi lak böceğinin salgı maddesidir... | Open Subtitles | اللَّكّ هو مادة صمغية تفرزها إناث حشرات البق توجد بكميات كبيرة في أشجار "تايلاند"... |
Biz öyle büyük gruplar eşliğinde sokakta emprovize tiyatro falan yapmıyorduk, ama baya gülünçtük. | Open Subtitles | لم نكن عفويا أداء في الشوارع في مجموعات كبيرة أو أي شيء، لكننا كنا سخيفة جدا. |
utanma,mahcubiyet ya da dedikodu konusu olsalar dahi insanlar büyük gruplar halindeyken işbirliğini korumak için bazı türden cezalar uygulamaya ihtiyacınız var. | TED | حتى لو كان الأمر بالمقارنة أو بالإحراج أو بالقيل والقال , تحتاج إلى نوع من العقاب لأن تجمع الناس , عندما يكونون في مجموعات كبيرة , للتعاون معاً . |
Eğer, balıklar, sürüngenler, kuşlar ve memeliler birbirinden evrildiyse bu büyük gruplar arasında mutlaka ara yaşam formlarının bulunması gerekir. | Open Subtitles | إذا كانت الأسماك والزواحف والطيور والثدييات قد تطورت من بعضها البعض، فيجب أن يكون هناك أشكال انتقالية بين هذه المجموعات الكبيرة. |
Şellak, Tayland'daki ağaçlarda büyük gruplar halinde bulunan dişi lak böceğinin salgı maddesidir... | Open Subtitles | اللَّكّ هو مادة صمغية تفرزها إناث حشرات البق توجد بكميات كبيرة في أشجار "تايلاند"... |