"bırakarak" - Translation from Turkish to Arabic

    • تاركاً
        
    • بترك
        
    • تاركا
        
    • تاركين
        
    • تاركة
        
    • وترك
        
    • وأترك
        
    • وتترك
        
    • بتركه
        
    • مخلّفين
        
    • بتركك
        
    • بتركي
        
    • الرحيل عن
        
    • مخلفين
        
    • الذي أحبه بشدة
        
    Her şeyi arkasında bırakarak, ailesiyle Almanya'dan firar etti. TED إنه فر من ألمانيا، مع عائلته، تاركاً كل شيء آخر وراءه.
    Onun görünüşünü değiştirip kaynağını yalnız bırakarak bir kez daha protokolü çiğnedin. Open Subtitles لذا، بعد الضمادته فوق، إنتهكت نظاما ثانية بترك إتصالك بدون تدخّل.
    Arkasında 300 bin Frank'tan fazla servet bırakarak, 1777'de öldü. Open Subtitles ، توفى عام 1777 تاركا خلفه 300 ألف فرانك
    13 masum insan öldürülmüştü, sevdiklerini keder ve travma içinde bırakarak. TED قُتِل ثلاثة عشر من الأبرياء، تاركين مُحبينهم في حالةٍ من الحزن والأسى.
    Son zamanlarda, eşini ve çocuklarını geçici bir süre köyde bırakarak, Dongguan'da vinç üreten bir fabrikada çalışmaya gitti. TED هي عادت مؤخرا إلى دونغقوان لوحدها لتأخذ وظيفة في مصنع ينتج رافعات البناء، تاركة مؤقتا زوجها وأطفالها في القرية.
    Biz silahlı birliklerin dünyada barınmasına izin verdiğimiz sürece, insanlar vatanlarından ayrılmaya devam edecek,- geride çocuklarını korunmasız bırakarak. TED حتى نوقف هيجان النزاعات المسلحة عبر العالم، ستستمر العائلات بالنزوح، وترك الأطفال مستضعفين.
    Beş milyon Siber'i kendi dünyamda bırakarak mı? Open Subtitles وأترك بذلك خمسة ملايين سيبراني محاصرين في أرضي
    Bir sürü taze yabanmersinli tartı pencerenin kenarına bırakarak kayboldu. Open Subtitles وتترك دفعة طازجة من مخبوزات التوت على حاجز النافذة
    Onu bırakarak, acını fark edip, aynı anda onu da serbest bırakacaksın. Open Subtitles بتركه يذهب أنتي تعترفين بالألم الذي تشعرين به وتطلقينه في نفس الوقت
    İki aslanı sol yakada bırakarak biri azalmış oluyor. TED أسد واحد سيبقى تاركاً أسدين في الضفة اليسرى
    Bu yüzden bir aslan ve bir antilop salı alacak, sol yakada her hayvandan birer tane bırakarak ve her hayvandan ikişer tane sağ yakada bırakarak. TED لذا أسد واحد وحيوان بري واحد فقط سيعودان تاركاً لنا حيوان واحد من كل نوع في الضفة اليسرى واثنان من كل نوع باليمنى
    Fiziksel şekilde onu almak ve bu kopyayı oraya bırakarak izlerimizi kapamak. Open Subtitles بأخذه جسدياَ وتغطية آثارنا بترك نسخةفي مكانه
    Neden arkamda bir dizi ceset bırakarak kendi güvenliğimi baltalayayım? Open Subtitles لمَ عساي أقوّض سلامتي بترك قاطرة جثث ورائي؟
    Bana kendi evimde saldırdılar, bizlerden birini öldürdüler, ama kurbanlarının taze cesetlerini geride bırakarak ölümcül bir hata yaptılar. Open Subtitles لقد هاجموا لي في بلدي المنزل، وقتل واحد منا، لكنهم جعلوا خطأ فادح تاركا وراءه هيئة جديدة ضحيتهم.
    Ama Leroy hazinesini dişleri arasına alarak bana sırıtarak, bisikletine atladı ve oradan bizi arzu ve toz dumanı içinde bırakarak uzaklaştı. Open Subtitles لكن ليروي كبير السن كان يطرح كنزه من بين أسنانه ثم قفز على دراجته و ابتسم ابتسامة عريضة ورحل تاركا ايانا في وسط سحابة من الغبار و الرغبة
    Fizikçiler, String teorisini tozlu raflarda bırakarak, doğanın kuvvetlerinin de parçacıklar yoluyla açıklanabileceği yolunda şaşırtıcı ve tuhaf bir öngörüde bulundular. Open Subtitles تاركين نظرية الخيط فى التراب, صنع الفيزيائيون تنبؤ مذهل وغريب: أن قوى الطبيعة
    Sonrasında güneye doğru martıları geride bırakarak tekrar yola çıkarlar. Open Subtitles وبعدها يُقلعون مُجدداً، قاصدين الجنوب. تاركين النوارس خلفهم.
    Gün doğmadan önce, yumurtalarını gelişmeleri için sığ sularda bırakarak derinliklere dönerler. Open Subtitles وتعود للأعماق, قبل الفجر .تاركة بيضها ليزدهر في المياه الضحلة
    Hareton'ı, oğlunu ve varisini bırakarak, kendini içkiye verdi. Open Subtitles لقد أخذ في الشراب حتى ينسى وترك هريتون إبنه ووريثه
    İki günümü bekleyerek... seni arayarak, mesaj bırakarak geçirdim. Open Subtitles لقد قضيت هذين اليومين فى انتظارك أبحث عنك وأترك لك رسائل فى كل مكان
    Sonra da konak canlıyı terk eder ve yumurtalarını suya bırakarak ürer. Open Subtitles ثم بعدها , تهرب وتترك العائل لتبيض في الماء و تتكاثر
    Sen bir mahkuma evini açtın. Onu ailenle yalnız bırakarak büyük bir güven gösteriyorsun. Open Subtitles انتما الاثنان تعاملان مع مجرم مدان في منزلكما وانت تمنحه الكثير من الثقة بتركه وحيدا مع عائلتك
    Son kuşlar, geride birkaç gözü pek kutup sakini bırakarak, güneye doğru olan uzun yolculuklarına başlıyor. Open Subtitles تبدأ آخر الطيور البحرية هجرتها الطويلة للجنوب مخلّفين مقيمين قليلين جداً
    İşini bırakarak şartlı tahliye kurallarını çiğnedin. Open Subtitles لقد خرقت شروط الاِفراج بالفعل بتركك الوظيفة.
    Arabayı olay yerinde bırakarak hata yaptı. Open Subtitles إرتكبت خطأً بتركي تِلك السيارة بمسرح الجريمة
    I zaman geçtikçe, ince olacak bu ada bırakarak şansını biliyordu. Open Subtitles أعرف أن فرص الرحيل عن الجزيرة ستصبح أقل بكثير مع مرور الوقت
    İnsanlar çekip gitmişlerdi, arkalarında, övündükleri şeyi bırakarak. Open Subtitles رحلوا الناس مخلفين آثار أفعالهم
    Böylesine değer verdiği bir projeyi bırakarak mı? Open Subtitles بألا نسعى لتحقيق المشروع الذي أحبه بشدة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more