Giderken, pervazda ayak izlerini bırakmak için kullanacaktım onu. | Open Subtitles | و الآن عندما قمت بهروبي كنت قادراً على استعماله لترك آثار على حافة النافذة |
Siz bir bilim adamısınız. Arkanızda bir iz bırakmak için bunu kullanın. | Open Subtitles | أنت رجل علم، استعمل ذلك لترك علامتك في هذا العالم. |
Her zaman kötü değildi. Kin ve intikamı arkanda bırakmak için asla çok geç değildir. | Open Subtitles | الوقت لا يفوت دائماً لوضع جراحنا وإنتقامنا خلفنا |
Görünüşe göre sigarayı bırakmak için yanlış hafta seçmişim. | Open Subtitles | يبدو انني اخترت الإسبوعَ الخاطئَ للتوقف عن التدخين. |
Şunu idrak ettim: bu gezegende bir iz bırakmak için hepimizin fırsatı oluyor. | Open Subtitles | أدركت أن كلاً منا الوقت ليترك بصمته على هذا الكوكب |
Tanışmadık ama karına bir mesaj bırakmak için aramıştım. | Open Subtitles | لم نلتقي انا بالواقع أتصل لأترك رسالة لزوجتك |
Bilgin olsun diye söylüyorum, ona karşı his- settiklerimi geride bırakmak için gidiyorum. | Open Subtitles | لمعلوماتك أنا فقط سوف ألاقيه لأضع هذه المشاعر خلف ظهري |
Sigara içiyorsanız bırakmak için şu an iyi zaman. | TED | ولو كنت مدخنًا، فإن هذا الوقت هو أنسب الأوقات للإقلاع عن التدخين. |
Ve sonra dün, geçmişini geride bırakmak için hazır olduğuna ısrar etti. | Open Subtitles | ومن ثم بالأمس، أصرّ على أنّه مستعد لترك ماضيه خلفه. |
Aslında,... Sadece büyük annesiyle tanışıp onda iyi bir izlenim bırakmak için gidiyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ فقط لمقابلة الجدة لترك إنطباع جيد |
Muhtemelen iyi bir etki bırakmak için en iyi yol değildi. | Open Subtitles | على الأرجح ليست أفضل طريقة لترك انطباعاً جيداً |
Daha bırakmak için çok erken. Bak, çok yakınız. | Open Subtitles | وصلت لبعيد لترك الامر الان الان، أسمع، لقد أقتربنا |
Yumurta bırakmak için onların bedenini kullandı. Beden sıvısını, çoğalmak, üremek için kullandı. | Open Subtitles | يستعمل أجسامهم لوضع بيضته الخاص، يستعمل الجسم محتوى ماء لإعادة إنتاج نفسه، لجعل نفسه ثانية. |
Bu çocuk havuzu, yumurta bırakmak için uygun bir yer, çünkü içinde daha büyük olan sabit gölette bol bulunan yırtıcılardan yok. | Open Subtitles | فالـبركة الصغيره هى مكان جيد لوضع الصغار لأنه ليس بها أحد من المفترسين الدائمين فى الـبرك الكبيره |
Anlaşılan bali koklamayı bırakmak için yanlış hafta seçtim. | Open Subtitles | يبدو باني اخترت الإسبوعَ الخطاء للتوقف عن شَمّ الصمغِ. |
Bana bir not bırakmak için, bir tezgahtarı mı öldürdü ? | Open Subtitles | و قتل كاتب مبيعات فقط ليترك لى ملاحظة ؟ |
Arayacağımı dediğimde bir mesaj bırakmak için aradım. | Open Subtitles | اتصلت لأترك رسالة عندما أخبرتك بأني سأفعل |
O geceyi o korkunç geceyi arkamda bırakmak için çok çalıştım. | Open Subtitles | لقد عملتُ بقسوة لأضع تلك الليلة... تلك الليلة الفظيعة ورائي. |
Harika. Muz yemeyi bırakmak için yanlış hafta seçmişim. | Open Subtitles | لقد اخترت الأسبوع الخاطيء للإقلاع عن أكل الموز |
Sigarayı bırakmak için de muhtemelen çok geç. | Open Subtitles | من المحتمل انه قد فات الاوان للاقلاع عن التدخين |
Ben sadece bilgisayar kılfını bırakmak için uğramıştım. Ben buradayken geldiler. | Open Subtitles | أتيت فقط كي أوصل حقيبة حاسوبك وصلت هذه أثناء وجودي هنا |
Anlaşılan amfetaminleri bırakmak için yanlış hafta seçmişim. | Open Subtitles | يبدو اني اخترت الإسبوعَ الخطاء لتَرْك المهدئات. |
Belediye başkanına söyleyin, tren ve rehineleri bırakmak için... 1 milyon dolar istiyoruz. | Open Subtitles | رجاءا أخبر العمدة أننا نريد مليون دولار نقدا لكي نطلق سراح العربة والرهائن موافق؟ |
Tamam öyle de, sigarayı bırakmak için sadece. Rose'un annesi psikiyatrist, sıkıntı yok yani. | Open Subtitles | يا صاح، هذا لا يبدو حقيقيًا بعض الشيء ولكن والدة (روز) طبيبة نفسية، لذا... |