"bağışık" - Translation from Turkish to Arabic

    • مناعة
        
    • منيع
        
    • منيعين
        
    • منيعة
        
    • المنيعين
        
    • حصين
        
    • محصنين
        
    • مأمن
        
    • المحصنين
        
    • مناعتنا
        
    • منيعاً
        
    • محصن
        
    • محصّنين
        
    Yani, eğer bin kişiden oluşan bir topluluğumuz varsa ve o topluluğa bir patojene karşı bağışıklık kazandırmak istiyorsak. herkesi bağışık hale getirmemiz gerekmez. TED لذا ، إذا كان لدينا سكان من ألف شخص و نريد أن نجعل السكان لديهم مناعة من مسببات المرض ليس علينا تحصين كل شخص
    Çünkü bir ya da iki bağışık olmayan kişi hastalansa bile, onların etkileyeceği başka insan yoktur. TED لأنه حتى لو واحد أو أثنين من ليست لديهم مناعة أصيب بالعدوى ليس هنالك أحد ليعديه
    Bak, siz Bu epik mukadder evlilik biliyorum, ama sorunlarla karşı bağışık olduğu anlamına gelmez, özellikle her şeyi ile son zamanlarda üzerinde gitti. Open Subtitles إنظر ، نعلم أنكم تزوجتم زواج مصيري لكن هذا لا يعني أنك منيع للمشاكل . خصوصاً مع كل شيء يجري هنا مؤخراً
    Etrafta bağışık olmayan o sefiller dolanırken bağışık bir üstün ırk yaratmak oldukça zor olacaktır diye düşünüyorum. Open Subtitles ـ أتخيّل بأنّه صعب جدا للبدء بجنس متفوق طبيعياً كأنصاف الآلهة المنيعة مع أولئك الغير منيعين المزعجين الباقون على قيد الحياة
    Belki bakterilere bağışık bitkiler yapabilirsiniz. TED ربما يمكنك خلق نباتات تكون منيعة ضد كل البكتريا.
    Ağı dinleyen başka bağışık var mı? Open Subtitles أي من المنيعين الآخرين موجودين على شبكتك؟
    Riski aldı çünkü silaha karşı bağışık olduğuna emindi. Open Subtitles هو استعل الفرصة انه متاكد انه حصين ضد السلاح
    Aralarındaki bütünlüğü sağlayan enerjiyi kesti, böylece onun kırıcıya karşı nasıl bağışık olduğunu anlamak daha da zor olacak. Open Subtitles اغلقة الطاقة المتماسكة بينهم لذا سيكون من الصعب معرفة كيف اصبحوا محصنين ضد الديسربتر
    İnsanlığın, zamanın başlangıcından beri maruz kaldığı zorlukların, hastalıkların ve kayıpların tamamına bir şekilde bağışık olabilirsiniz. TED يمكنكم نوعًا ما أن تكونوا في مأمن من كل الصعوبات وسوء الصحة والخسائر التي يصابُ بها كل البشر منذ بداية التاريخ.
    Diğer çocuklar gibi timmy de bağışık çünkü onların bünyelerinde antibiyotik var. Open Subtitles أولئك الأولاد مثل تيمي عندهم مناعة أيضا لأنهم أخذوا المضادات الحيوية
    Herkesin bu esralı zehire bağışık olduğunu düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أن كل شخص لدية مناعة من هذا السم الغامض
    Yani enfekte olduysa ve uyuduysa, bu onun bağışık olduğu anlamına gelir. Open Subtitles إذن لو أنها نامت وكانت مصابة فذلك يعني أن لديها مناعة
    Senin bana söylediğine göre, onlar buna karşı nerdeyse anında bağışık olmuşlardı. Open Subtitles على اي أساس أخبرتني, أن لديهم مناعة مؤكدة ضده.
    Yaptığım kan testleri virüsün temasla ya da havadan bulaşan türlerine hala bağışık olduğumu gösteriyor. Open Subtitles إختبارات فحص الدم تؤكد أنني ما أزال منيع ضد كلاً من الفيروسات المحمولة جواً و المنقولة عن طريق الإتصال المباشر
    Çünkü kimse günaha bağışık değildir. Open Subtitles لأنه مامن أحد منيع ضد الخطايا،
    Hele ki bağışıklar dışarıdayken ve bağışık olmayanlar Ramsey tarafından kandırılmışken. Open Subtitles ليس مع الجيوش المنيعة المتجوّلة (والغير منيعين المخدوعين من قبل (رمزي
    Hele ki bağışıklar dışarıdayken ve bağışık olmayanlar Ramsey tarafından kandırılmışken. Open Subtitles ليس مع الجيوش المنيعة المتجوّلة (والغير منيعين المخدوعين من قبل (رمزي
    Belki virüslere bağışık bitkiler üretebilirsiniz. TED ربما يمكنك خلق نباتات تكون منيعة ضد كل الفيروسات.
    Val'in ağı sayesinde başkan ülkedeki bir çok bağışık lider ile görüştü. Open Subtitles بفضل شبكة (فال) الرئيس تحدث لمعظم قادة (المنيعين) في جميع أنحاء البلاد
    Varlık içerisinde yüzdüğü için hastalığa bağışık olduğunu zannetmesin. Open Subtitles بكل أمواله هذه ، لا يجب أن يعتقد أنه حصين ضد هذا المرض
    Çoğalmak için organik malzeme kullanıyorlar bu da onları EM darbesine bağışık hâle getirdi. Open Subtitles لقد استخدمت مواد عضوية للتضاعف الذي يساعدهم أن يكونوا محصنين من النبضات الكهرومغناطيسية
    Öyle bir cazibeye karşı bağışık olduğunu söyleyemem. Open Subtitles حسنا ، انها ليست في مأمن من هذا النوع من السحر
    15 milyon bağışık Amerikalı davamıza katılmak için bekliyor. Open Subtitles 15 مليون المحصنين الأمريكية، مجرد انتظار للانضمام إلى القضية.
    Herkes birbirine düşman olacak ve içimden bir ses büyüye bağışık olmamızın başkalarının bize saldırmasına engel olmayacağını söylüyor. Open Subtitles وينبّئني حدسي أنّ مناعتنا تجاه اللعنة لن تردعهم عن مهاجمتنا
    Kanını dönüştürmek seni cadıların iksirine bağışık hale getirebilir, Belthazor. Open Subtitles إنَّ تحويل دمك قد يجعلك منيعاً من جرعة الساحرة، بلثازور
    Arkadaşının acı çektiğini görmeye de bağışık değilsindir. Open Subtitles ربما انك غير محصن ضد رؤيه صديقتك وهى تعانى
    Ama bizi bu salgından kurtabilecek kişinin kafasına kurşun sıkmaya bağışık değiller. Open Subtitles لكن، ليسوا محصّنين ضدّ الإنفلات و قتل الإنسانة الموجودة هناك التي بوسعها إنقاذنا من هذا الوباء!

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more