başka bir deyişle, şuradaki ilk bir kaç cümle, bunun bir üzüm bitkisi olduğunu düşünürsek: kök yap, dal yap, çiçek aç gibi şeyler. | TED | بعبارة أخرى ، الجملتين الأولى هنا لو افترضنا ان هذا الجينوم خاص بنبتة العنب اصنع هنا جذر ، وهنا فرع ، وكوّن هنا زهرة |
başka bir deyişle, biri bana dokunursa örneğin elime, beynimin duyusal bölgesinde somatosensor korteksteki nöron uyarılır. | TED | بمعنى آخر عندما يقوم أحدهم بلمس .. يدي , فان الاعصاب في القشرة العصبية في المنطقة الحسية في الدماغ تنشط |
başka bir deyişle korkularımız bizi gelecek ile ilgili düşünmeye yönlendirir. | TED | وبعبارة أخرى, مخاوفنا تجعلنا نفكر في مستقبلنا |
başka bir deyişle, Hammond Goa'uld'a bize karşı kullanabileceği bir silah vermiş oldu. | Open Subtitles | بكلمة أخرى , جنرال هاموند بشكل فعال قدم للجوائولد , سلاح ليستخدموه ضدنا |
başka bir deyişle, araştırmacı arkadaşlarımı öldürdüler ve suçu üzerime attılar. | Open Subtitles | مما يعني بكلمات أخرى.. أنهم قتلوا مساعديني بالأبحاث ووضعوا اللوم علي. |
başka bir deyişle, onların asıl hedefleriyle aynı doğrultuda gidiyoruz. | Open Subtitles | بمعنى أخر, نحن نتحرك بنفس الأتجاه . الذي يتحرك به هدفهم الحقيقي |
başka bir deyişle, kıçının üstünde otur ve gün boyunca hiçbir şey yapma. | Open Subtitles | بمعنى اخر, اجلسي على مؤخرتك ولا تفعلي اي شيء طوال اليوم. |
başka bir deyişle, oksitosinin insanları daha ahlaklı yapıp yapmadığını görmek için bir deney tasarlayabileceğimi düşündüm. | TED | بعبارة أخرى , خطر لي أنه يجب أن أصمم تجربة لأرى ما إن كان الأوكسيتوسين يجعل الناس أفضل أخلاقياً |
başka bir deyişle, bu makine bu hastanenin veremeyeceği bir sürü şey istiyor. Bu Malavi kırsalındaki bir | TED | بعبارة أخرى هذه الآلة تحتاج إلى الكثير من الأشياء والتي لا يمكن أن يوفرها هذا المستشفى. هذا هو مزود الكهرباء |
başka bir deyişle, günlük rutinlerini değiştirmek gibiydi. | Open Subtitles | بعبارة أخرى وبأي حال تستغني عن حياة طبيعية. |
başka bir deyişle, siz ve diğer insanlar arasındaki bariyeri yok ettiniz. | TED | أي بمعنى آخر لقد قمت بإزالة الحاجز بينك وبين الأفراد الآخرين |
başka bir deyişle, hiç bağırsak deşme işlemi yapılmaz ve işin doğrusu, kişi bazı durumlarda kısa bir kılıç değil sadece açılıp kapanır bir yelpaze tutar. | Open Subtitles | بمعنى آخر لا يوجد شق للبطن على الإطلاق وفى الواقع أحياناً لا يوضع على الحامل سيف قصير بل مذراة مطوية |
başka bir deyişle bir milyar insanın refah duzeyine gidiş sürecini kesinlikle hızlandırıyorsunuz. | TED | وبعبارة أخرى سوف تعجلون بالتأكيد عملية وصول مليار شخص الى الازدهار |
başka bir deyişle, kenara bırakacağımız şeyler işin aktörleri değil. | TED | وبعبارة أخرى ، ليست أمورا قسريّة ينبغي لنا أن نُنَحيّها جانبا. |
başka bir deyişle bir taşla iki kuş vurmuş olursun. | Open Subtitles | بكلمة أخرى يمكنك أن تكمل التحقيق العام بينما تختبرني |
başka bir deyişle, Mars Dünya'dan önce, yaşam için uygun bir hale gelebilirdi. | Open Subtitles | بكلمة أخرى , المريخ قد يكون إحتوى حياةً قبل الأرض |
başka bir deyişle, beslenmeyle kanseri açlıktan öldürebilir miyiz? | TED | بكلمات أخرى,هل نستطيع بطعامنا أن نضع السرطان في مجاعة؟ |
başka bir deyişle, peşinden gitmemiz kaderimizde yazıyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | بمعنى أخر , إنه قدرنا ان نتعقًبها أليس كذلك ؟ |
başka bir deyişle, galaksi boyunca duyulabilen bir tik-tak var mıdır? | Open Subtitles | بعبارة اخرى هل يُمكن سماع دقات الوقت في جميع انحاء المجرة؟ |
başka bir deyişle, sizin bu konuda herhangi bir tecrübeniz yok. | Open Subtitles | بكلمات اخرى , لايوجد لديك خبرة |
MT: başka bir deyişle, eğer henüz teknolojik çözümlerimiz yoksa, yanılsamalar aynı amaca hizmet eder miydi? | TED | ماركو: بطريقة أخرى. إذا لم نكن نملك بعد الحلول التكنولوجية، هل سيخدم الوهم نفس الغرض؟ |
başka bir deyişle, evlilik zordur ama yüzüne asit yemek kadar zor değildir. | Open Subtitles | إذن , بعبارات أخرى الزواج صعب لكن ليس بصعوبة رمي الأسيد على وجهك ؟ |
başka bir deyişle savaşa girmeye hazırlar. | Open Subtitles | بصيغة أخرى , سوف يستعدون للذهاب إلى الحرب |
Evet, başka bir deyişle Dönen 2155. | Open Subtitles | نعم انها العائده رقم 2155 |