General, Başkan'dan onay çıkmasını bekliyor. | Open Subtitles | حسناً، الجنرال وودبرج ينتظر الضوء الأخضر من الرئيس |
Elimde Başkan'dan imzalı belge var! Bunu yapamaz! | Open Subtitles | لدى وثيقة من الرئيس لايمكنه ان يفعل بي هذا |
Nina, anlaşman tamam. Başkan'dan af tamam. Daha ne istiyorsun? | Open Subtitles | نينا ، لقد حصلت على عفو من الرئيس ، ماذا تريدين ايضا ؟ |
Bunun kabul edilebilir olduğunu, fakat Başkan'dan yazılı garanti istediğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن هذا مقبول ولكنه يريد هذا الضمانا مكتوباً وموقعاً من الرئيس |
Sanki NSA'in başkanı, Başkan'dan bilgi saklayacakmış gibi. | Open Subtitles | كنت تعتقد أن رئيس وكالة الأمن القومي يحجب معلومات عن الرئيس |
Hanımefendi, onun yetkisi Başkan'dan geliyor. | Open Subtitles | سيدتي، سلطته يستمدها من الرئيسة |
Başkan'dan bir cevap almak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نقوم بأقصى جهودنا للحصول على إجابة من الرئيس |
Başkan'dan bir cevap almak için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نبذل أقصى ما لدينا للحصول على رد من الرئيس |
Seni durdurmak için Başkan'dan gelen emirleri hâlen uyguluyorlar, ama Karen Hayes bizim yanımızda. | Open Subtitles | حسناً، جيد، ماذا يحدث بالوحدة؟ لازالوا تحت أوامر من الرئيس لايقافك |
Amanda hamileymiş ama bebek Başkan'dan değil. | Open Subtitles | فصائل الدم غير متطابقة أماندا كانت حامل ولكن الطفل ليس من الرئيس |
Efendim, Başkan'dan az önce yetki aldık. | Open Subtitles | لقد حصلنا على أذن من الرئيس في الوقت المناسب |
Bayan Pope'u bu akşam, yalnız bıracağımı düşündün, ama ben emirleri sadece Başkan'dan alıyorum. | Open Subtitles | ربما كنت سأترك الآنسة بوب لوحدها الليلة، لكنني آخذ أوامري من الرئيس شخصياً. |
Senden daha başka birşey istemiyorum, ama... bunu Başkan'dan da isteyemem | Open Subtitles | لا أريد هذا أكثر مما لا تريده أنت ، لكن لا أستطيع أن أطلب من الرئيس ذلك |
Başkan'dan ne istenirse Başkan yapacak. | Open Subtitles | أيا كان ما يطلب من الرئيس ، الرئيس سينفذه |
Kabul etmemiz gerekiyor ki emir Başkan'dan geliyor gerçekleşmesi yakın bir tehlike var. | Open Subtitles | .. يجبأن نفترض. وهذا جاء مباشرة من الرئيس |
Başkan'dan böyle bir emir hiç almadık. | Open Subtitles | أنت لم تتلق أي أوامر من الرئيس |
- Buna Başkan'dan fazla başvuruyorsun. | Open Subtitles | أتعلم، تتعلّل بذلك أكثر من الرئيس نفسه. |
Bu Başkan'dan geliyor. | Open Subtitles | هذا الكلام جاء من الرئيس مباشرة |
- Başkan'dan şok edici bir aday bildirmeye geldim. | Open Subtitles | احضرت لك خبر تعيين صادم من الرئيس |
Başkan'dan uzaklaştırmak için ısı güdümlü bombaların elektronik destek sistemlerini karıştırıyor. | Open Subtitles | إنها تشوش على أنظمة التوجيه عن بعد انظمة التفجير عن بعد، حتى تستدرج القذائف الحرارية بعيدًا عن الرئيس |
Başkan'dan 2 mesaj var. | Open Subtitles | قناة الاتصال ايضا من الرئيسة |
Buraya, bizzat Başkan'dan aldığım emirle geldim. | Open Subtitles | السّيد Secretary؟ أَنا هنا تحت الطلب المباشر مِنْ الرئيسِ. |