| Amerika bu yoldan çıkar, Başkan Hanım. | Open Subtitles | أمريكا عبرت هذا الطريق من قبل سيدتي الرئيسة |
| Başkan Hanım, direk aradığım için kusura bakmayın. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة ، أعذريني على الدخول مباشرة في الموضوع |
| Affedersiniz, Başkan Hanım. Başkan Yardımcısı hatta. | Open Subtitles | اعذريني سيدتي الرئيسة فنائب الرئيس على الخط الاَمن |
| Prosedürle ilgili meseleler, Başkan Hanım. Ben hallettim. | Open Subtitles | بعض المسائل الإجرائية، سيدتي الرئيسة وقد اعتنيت بالأمر |
| Saldırı uçakları üç dakikalık mesafede, Başkan Hanım. | Open Subtitles | ثلاث دقائق باقية على هجوم الطائرة سيادة الرئيسَ |
| Başkan Hanım, kötü haberlerim var. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة لدي بعض الأخبار التي تستدعي القلق |
| Fakat Başkan Hanım, tüm sorumluluğu ben üstleniyorum. | Open Subtitles | لكن سيدتي الرئيسة سأتحمل المسؤولية الكاملة |
| Gerçek şu ki, Başkan Hanım sizi korumak için yeterince çaba göstermedim. | Open Subtitles | الحقيقة هي سيدتي الرئيسة أنني لم أقم بما يكفي لحمايتك |
| Emin olun Başkan Hanım, en doğru karar bu. | Open Subtitles | ثقي بي سيدتي الرئيسة فهذا هو العمل الصائب |
| Başkan Hanım, bu şansı bir daha yakalayamayabiliriz. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة قد لا نحصل على فرصةٍ مثل هذه مجددًا |
| Başkan Hanım, silahların yerini tam olarak belirleyebilirsek hava saldırısının işe yarayacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة أومن بأن ضربةً جوية مدوية ستفي بالغرض طالما بإمكاننا تحديد المكان الصحيح للأسلحة بدقة |
| Şu anda iyiyim, Başkan Hanım. Sorduğunuz için teşekkürler. | Open Subtitles | حالياً أنا بخير، سيدتي الرئيسة شكرًا للسؤال |
| Dediklerimi yapmazsanız, Başkan Hanım füzeleri ateşlemekten başka seçeneğim kalmaz. | Open Subtitles | وإن لم تذعني، سيدتي الرئيسة لن يكون أمامي خيار سوى إطلاق هؤلاء الصواريخ |
| Böldüğüm için bağışlayın, Başkan Hanım. FBI'dan duymanız gereken bir haber var. | Open Subtitles | اَسف للمقاطعة، سيدتي الرئيسة لكن ثمة أخبارٌ من المباحث تحتاجين لسماعها |
| Bana açıklama yapmak zorunda değilsiniz, Başkan Hanım. | Open Subtitles | لا داعي لأن توضحي موقفكِ لي سيدتي الرئيسة |
| Bu sorunun cevabı bende olabilir, Başkan Hanım. | Open Subtitles | قد يكون لدي الإجابة لذلك السؤال سيدتي الرئيسة إني استمع |
| Henüz değil, Başkan Hanım. Arama çalışmalarına yeni başlıyorlar. | Open Subtitles | ليس بعد، سيدتي الرئيسة لقد بدأو للتو عملية البحث |
| Bütün samimiyetimle, Başkan Hanım, beni tanıyanlara sorun. | Open Subtitles | مع كامل احترامي، سيدتي الرئيسة اسألي حولك |
| Hava beni endişelendiriyor, Başkan Hanım. | Open Subtitles | أنا قلقة حيال الطقس سيادة الرئيسَ |
| Ama artık korkmuş bir ufaklık değilim Başkan Hanım. | Open Subtitles | لمْ أعد صغيراً خائفاً سيّدتي العمدة. |
| Başkan Hanım tutkunuz beni derinden etkiledi. | Open Subtitles | سيدتي العمدة عاطفتكِ قد لمست قلبي. إننا بالتأكيد مجتمع واحد. |
| Bu çok ilginç bir fikir, Başkan Hanım ama böyle bir belgeyi imzalayacak yetkiyi nereden aldığını anlamıyorum. | Open Subtitles | تلك.. فكرة مثيرة للاهتمام سيادة الرئيسة لكنني لا أفهم كيف ستحصل على السلطة لتوقيع هكذا وثيقة |