"başladı ama" - Translation from Turkish to Arabic

    • بدأ الأمر
        
    Dün gece kötüleşmeye başladı, ama bu gece gerçekten kötü öksürüyor. Open Subtitles لقد بدأ الأمر بالأمس و لكن الكحة زادت بشكل سئٍ الليلة
    Göz torbalarıyla başladı, ama hisseler artmaya devam edince.... Open Subtitles بدأ الأمر بطوية عين ولكن أخذ السهم يرتفع.
    Hayır, önce durgunluk olarak başladı ama artık kontrolü ele geçirdim. Open Subtitles ربما بدأ الأمر كالكساد لكنني متحكمة الآن
    O bizimle başladı, ama profesyonellik için çalıştı. Open Subtitles أعنيأنهيسليكأنهجوعملهالحقيقي. و لقد بدأ الأمر معنا , لكنه طوره بنفسه
    Sorun karaciğerde başladı ama karaciğerin neresinde? Open Subtitles بدأ الأمر كلّه في الكبد، لكن أين في الكبد؟
    1930'larda şaka amaçlı başladı, ama 1970'lerde yoksul gençlik yüzünden iyice tırmandı. Open Subtitles بدأ الأمر كمزحة في سنة 1930 لكنه تصاعد في 1970 مع الشباب المحرومين
    Yani öyle başladı ama sonra gerçekten çok eğlenmeye başladım. Open Subtitles هكذا بدأ الأمر و لكنني في النهاية إستمتعت بالأمر
    Belki burada başladı ama sonra dışarıya çıktılar. Open Subtitles ربما بدأ الأمر من هنا ثم تحولت الى الخارج
    Bir yer bulmamıza kadar kalacağız diye başladı ama sonra, maaşlarımızla Manhattan'da yaşayamayacağımızı fark ettik. Open Subtitles حسنًا،لقد بدأ الأمر أننا كنا سنمكث هنا حتى نعثر على مكان خاص بنا ثم أدركنا حينها أننا لن نستطيع قط
    Tetikçilerle başladı ama diğer hamlesini tahmin edemiyorum. Open Subtitles بدأ الأمر بالهجمات لكن لا يمكنني التنبأ بخطوته التالية
    Haftalık bir föndü partisiyle başladı ama... bir gece ile bitmedi. Open Subtitles بدأ الأمر بحفل جبن ذائب أسبوعي... لكن في إحدى الليالي
    Haftalık bir föndü partisiyle başladı ama... bir gece ile bitmedi. Open Subtitles بدأ الأمر بحفل جبن ذائب أسبوعي... لكن في إحدى الليالي تعدى الغمس الجبن
    Her şey öyle başladı ama artık o kadar basit değil. Open Subtitles بدأ الأمر بذلك، لكنه أصبح معقداً.
    (Gülüşmeler) Bir oyun olarak başladı ama Alia kardeşine öğretmenlik yapmayı seviyor ve bu oyunların Burhan'ın okumasını, Alia'nın sorumluluk duygusunu ve ikisi arasındaki bağı gerçekten geliştirdiğini gördüm. Her şekilde bir kazan-kazan durumu. TED (ضحك) بدأ الأمر كلعبة، ولكن علياء تحب تقمص دور المدرس مع أخيها الصغير، ووجدت بعدها أن هذه الجلسات تحسن في الواقع من معرفة برهان بالقراءة والكتابة، وتعزز من إحساس علياء بالمسؤولية، وتقوي الرابطة بينهما، إذاً الجميع يفوز.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more