Son on yılda ya da yirmi yılda bazı insanlar teknolojiyi kullanarak sanatsal şeyler yapmaya başladılar. | TED | بعض الناس في العقد أو العقدين الماضيين بدأو في إنشاء ودمج الأعمال الفنية مع التكنولوجيا. |
Böylece de yeteneklerini ve becerilerini ihtiyaçlarımı karşılamak amacıyla kıyaslamaya başladılar. Ama yapmaları gereken şeylerin başında | TED | ولذلك بدأو العمل محاولين استخدام مواهبهم ومهارتهم لسد احتياجاتي ولكن أحد الأشياء التي فعلوها |
Nehri taramaya başladılar ve Paine'ni yarım saat önce sudan çıkardılar. | Open Subtitles | وقد بدأوا فى البحث فى النهر واخرجوا بيين بعد نصف ساعة |
İçeri ve dışarı gitti ve teker teker her vuruşta sınıf arkadaşlarımın okurken dikkatleri dağıldı ve bana bakmaya başladılar. | TED | كان ذلك يجري داخليًا وخارجيًا، ومع كل ضربة، واحدة تلو الأخرى، توقف زملائي عن التركيز في القراءة وبدأوا بالنظر إليّ. |
Ülkenin korunması neyi gerektiriyorsa öyle hareket etmeye başladılar. | Open Subtitles | أصبحوا عُرضة لمـا هوَ ضروري لحماية البلاد |
Shikoku'dan gelen üç Büyüğün gözetimi altında inanılmaz derecede zorlu çalışma programına başladılar. | Open Subtitles | تحت اشراف الحكماء الثلاثة من شيكوكو لقد بدئوا بتدريبات مرهقة جدا |
Çocukların çoğunun kafaları karıştı ve balataları sıyırmaya başladılar. | Open Subtitles | الكثير من هؤلاء الأطفال يصبحون مشوشين و يبدأون بالفزع |
İnsanlar bana kendi kartlarını almaya ve kendi kartlarını yapmaya başladılar. | TED | بدأ الناس يشترون بطاقات بريدية خاصة بهم ويجعلونها بطاقات بريدية لهم. |
Fransızlar, 1700'lerin ortalarında ailelerini küçültmeye başladılar. | TED | الفرنسيين بدأو تقليل حجم عائلاتهم في منتصف 1700 |
Ama siz mesajı aldınız. Bu şekilde, insanlar gerçekten kurumlara olan itimatlarını kaybetmeye başladılar. | TED | مما لاحظتم أن الناس بدأو بفقد الثقة في المنظمات |
Ve sayıları tekrar artmaya başlayınca, bilim insanları dikkat etmeye başladı, bu kuşları araştırmaya başladılar. | TED | ومع تكاثر عدادهم، بدأ العلماء بالإهتمام بهم، بدأو بدراسة هذه الطيور. |
Protestocuları tutuklamaya başladılar. | TED | بدأو بإطفاء القنوات التي يستخدمها المتظاهرين |
- Domino taşları gibi düşmeye başladılar. - FBI! Tutuklama emrimiz var! | Open Subtitles | و بدأوا يقبضون على الجميع,بدأوا يتساقطون الواحد تلو الآخر ,مثل قطع الدومينو |
Geçen hafta bu yoldan timsah avlamak için gelmeye başladılar. | Open Subtitles | بدأوا بالقدوم إلى هذه المنطقة لصيد التماسيح في الأسبوع الماضي |
FBI 4 gün önce Japonya'ya girdi ve polis personelini araştırmaya başladılar. | Open Subtitles | المباحث الفيدرالية دخلت اليابان منذ أربعة أيام وبدأوا تحقيقاتهم مع موظفين الشرطة |
Çok geçmeden, toplamakla kalmayıp bulaşıkları da yıkamaya başladılar. | Open Subtitles | بعدها مباشرة.لم يعودوا فقط يجمعونها بل أصبحوا يمسحون و ينظفون و يغسلون الأطباق |
Altıma işedim. Sonra gülmeye başladılar. | Open Subtitles | لقد تبولت لا إرادياً ، ولقد بدئوا في الضحك |
Arkadaşlar ve eş dostlar sonradan farklı bakmaya başladılar. | Open Subtitles | الأصدقاء والأقارب يبدأون .بالنظر إليك بإختلاف بعد ذلك |
Bilim insanları, çoktan beynin kendi modelini nasıl oluşturduğunu anlamaya başladılar. | TED | بدأ العلماء بالفعل في محاولة اكتشاف كيفيّة صنع الدماغ لنموذجه الذاتيّ. |
Kesin olan ise yağmaya başladılar bile. | Open Subtitles | الأمر الأكيد أنهم بدءوا عمليات النهب بالفعل. |
Bunun da ötesinde; semboller, sesler ve hedefler arasındaki bağlantıyı öğrenmeye başladılar. | TED | وأكثر من ذلك، بدآ تعلم الربط بين الرموز والأصوات والأشياء. |
Neredeyse 85 bin kişi o videoyu izledi ve sonra bize ülkenin her yerinden e-posta göndermeye başladılar, şehirlerine gelmemizi ve yüzlerini göstermelerine yardım etmemizi istiyorlardı. | TED | حوالي 85000 شخص شاهد هذا الفيديو وبدأو مراسلتنا من جميع انحاء الدولة يطلبون منا مساعدتهم لاظهار وجوهم. |
Doğru. Çıkmaya başladılar. Ama onunla birlikteyken de çok sıkıntılıydı. | Open Subtitles | هذا صحيح ، بدءا يتواعدان لكن مزاجيتها لم تنتهي |
Bu olaydan sonra avukatlar dava almaya başladılar dava üstüne dava aldilar ve bakın görün, adim adim ilerleyecekler. Kamboçya'daki sistemi değiştirmek için. | TED | وبدأ المكافحون بأخذ القضايا واحدة تلو الأخرى و تلاحظ خطوة بخطوة بدأوا بتغيير التاريخ في كمبوديا |
Plaklar miras kalmış olsa da ona sıkıntı vermeye başladılar. | Open Subtitles | ولكن، جبل الاسطوانات التي ورثها بدأت تدريجيا بالاثقال على كاهله |
Ama kazanmaya başlayınca desteklemeye başladılar. | TED | . ولكن ما أن بدات في الفوز حتى أنهم رجعوا لدعمها |
Geçmişte sosyeteye takdim edilen kızların hepsi ortaya çıkıp konuşmaya başladılar. | Open Subtitles | هؤلاء المدعون بَدأوا في الظهُور فجأة بعد أن إنفضحت القصة |