Liderlik savaşının başlaması için yolların kesiştiği yer idealdir. | Open Subtitles | إلا أن تقاطعات الطرق تشكل دافعا لبدء معركة القيادة |
Hepimiz bu yeni, bağımsız cennetteki hayatımızın başlaması için sabırsızlanıyorduk. | Open Subtitles | كنا جميعاً متشوقين لبدء حياة جديدة و مستقلة في هذه الجنة الجديدة |
Hepinizin yeni bir hayata başlaması için yeterli olmalı. | Open Subtitles | لابد أن تكون كافية، لجميع الفتيات، لبدء حياة جديدة |
Lee Cronin: Birçok insan yaşamın başlaması için milyonlarca yıl gerektiğini düşünüyor. | TED | لى كرونين: كثير من الناس يعتقدون أن الحياة احتاجت إلى ملايين السنين لتبدأ. |
12 yaşında, yeni bir hayata, yeni bir ülkede tek başına başlaması için gönderilmiş. | TED | أرسلت لتبدأ حياة جديدة في بلد جديد بمفردها في سن 12. |
Vegas'ta, baştan başlaması için ona para verebilecek insanlar tanıdığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها تعرف بعض الناس في فيجاس الذين سيساعدوها علي البدء مجدداً |
Yıldırımlar ilk yaşamın başlaması için gereken yaratıcı kıvılcımlarını ateşledi. | Open Subtitles | أضاف البرق شرارة الخلق لبدء الحياة الأولى |
Oskar Bloom defilesinde sunumlara başlaması için ona ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا أريدها لبدء العرض للمدرج المعرض أوسكار بلوم |
Törenin başlaması için her şey hazırlanmış durumda. | Open Subtitles | كل شئ جاهز لبدء المراسم |
Demek istediğim, tam anlamıyla, yaşamın başlaması için hiçbir şeye ihtiyacınız olmazdı. | Open Subtitles | أعني أي شئ مطلوب لبدء الحياة |
O yüzden Lucy'i yeni bir yazar ile çalışmaya başlaması için buraya bekliyorum. | Open Subtitles | الان ، اتوقع ان تعود لوسى الى هنا فى الصباح لتبدأ العمل مع الكاتب الجديد |
San Diego Padres bugün oyuna başlaması için Ginny Baker'ı çağırdı. | Open Subtitles | فريق (سان دييغو بادريس) استدعى (جيني باكر) لتبدأ اساسية اليوم |
Vegas'ta, baştan başlaması için ona para verebilecek insanlar tanıdığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها تعرف بعض الناس في فيجاس الذين سيساعدوها علي البدء مجدداً |