Jason'un parayı isteyeceğini biliyordun onunla Teksas'a babasını görmeye gidecekti. | Open Subtitles | وكنت تعلم أن " جيسون " أراد المال كي يذهب إلى " تكساس " لرؤية والده |
86 yaşındaki kaçık babasını görmeye gitti. | Open Subtitles | ذهب لرؤية والده 86 عاماً |
babasını görmeye Salt Lake City'ye gidiyormuş. | Open Subtitles | مدينة سولت لايك لرؤية والده |
Edemeyeceğini biliyordum. Büyükelçi'nin kızı şu anda buraya, babasını görmeye geliyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن ابنة السفير قادمة هنا حتى ترى والدها الآن |
Edemeyeceğini biliyordum. Büyükelçi'nin kızı şu anda buraya, babasını görmeye geliyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن ابنة السفير قادمة هنا حتى ترى والدها الآن |
Belki de o şerefsiz babasını görmeye ve baharın tadını çıkarmaya gitmiştir. | Open Subtitles | ربما عادت هناك لكي ترى والدها الخنيث أو التمتع بسقوط أوراق الشجر |