| Yani zamanımız tükeniyor, ve sen de buraya sadece annenden bahsetmek için gelmedin. | Open Subtitles | مما يعني أن الوقت ينفد ولم تأتِ لتخبرني عن أمك فحسب |
| Sen evime, partime, gelecekten bahsetmek için mi geldin? | Open Subtitles | تأتي إلي بيتي, حفلتي... لتخبرني عن المستقبل؟ |
| Beni çiftlik evine bu tekneden bahsetmek için getirmedin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تحضرنى لهذا المكان لتتحدث عن هذا المركب ثانية ؟ |
| Bunca yolu havadan bahsetmek için mi teptin? | Open Subtitles | قدت طوال الطريق إلى هنا لتتحدث عن الطقس؟ |
| İşte gerçek inovasyon bu. İnsanların devamlı yeni ürünlerin tanıtımlarından bahsetmek için içi kullandığı kelime değil. | TED | الآن، هذا هو الابتكار الحقيقي، ليس أي شيء أطلقت عليه الناس كلمة ابتكار للحديث عن إطلاق منتجات جديدة. |
| Hikâye anlatımı üzerine gözlemlerimden bahsetmek için buradayım. | TED | أنا هنا للحديث عن ملاحظاتي الخاصة حول رواية القصص. |
| Buraya köpekten bahsetmek için mi geldin? | Open Subtitles | أتيت إلى هنا للتكلم عن الكلب ؟ |
| İnşallah paradan bahsetmek için kalkmadın. Hiç duymak istemiyorum. | Open Subtitles | آمل أن لا تكون نهضت لتتكلم عن المال، لا أريد أن أسمع ذلك |
| Hey, Justin, belki bu sana askı denilen büyüleyici yeni bir icattan bahsetmek için iyi bir zamandır. | Open Subtitles | جاستن قد يكون الوقت مناسباً لأخبرك عن اختراع مذهل يدعى علاقة الثياب |
| Emininim Jeannie buraya karaya getirdiği ilk balinasından bahsetmek için gelmiştir. | Open Subtitles | متأكد أن جيني مسرعة في الدخول لتخبرني عن تحقيق أول صفقة كبري لها فعلا ؟ - |
| Bunca yolu havadan bahsetmek için mi teptin? | Open Subtitles | قدت طوال الطريق إلى هنا لتتحدث عن الطقس؟ |
| - O kadar yolu göt kıllarımdan bahsetmek için mi geldin? | Open Subtitles | لقد قطعت كلّ هذه المسافة لتتحدث عن شعر عانتي ؟ أعطني سلاحاً فحسب |
| Banka kurmaktan bahsetmek için buraya geldi ve seni davet mi etti? | Open Subtitles | - لتتحدث عن تأسيس مصرف - أتت إلى هنا ودعتك؟ |
| Ancak bugün size ülkeler için verileri birleştiren bu aletlerden bahsetmek için burada değilim. | TED | لكنني لست هنا اليوم للحديث عن الأدوات التي تقوم بجمع بيانات الدول. |
| Bu annemi üzüyordu çünkü babamın sağlığı hızla kötüleşiyordu ve organ bağışından bahsetmek için artık doğru zaman değildi. | TED | وكان ذلك مزعجًا لوالدتي، حيث كانت صحة والدي تتدهور بسرعة. ولم يكن الوقت مناسبًا للحديث عن التبرع بالأعضاء. |
| Çocuklardan bahsetmek için çok erken,değil mi? | Open Subtitles | أنا .. الوقت مبكر جداً للحديث عن الأطفال، أليس كذلك؟ |
| Ona seçmelerden bahsetmek için yanına gittiğimde kasasını açtı ve... | Open Subtitles | و هو أعتبره معروف له عندما ذهبت للتكلم عن المشروع ..... |
| Duke'dan bahsetmek için on dakikan var. | Open Subtitles | لديك عشر دقائق لتتكلم عن دوك |
| Sana Portekizli bayan garsondan bahsetmek için. | Open Subtitles | لأخبرك عن النادلة البرتغالية. |