"bakmak yerine" - Translation from Turkish to Arabic

    • بدلاً من
        
    Sana bir soru sorayım, eğer açık tribün o kadar iyiyse neden sahaya bakmak yerine küçük bir tv'den izliyorsun? Open Subtitles اسمح لي بأن أسألك, إذا كانت مقاعد الدرجة العلوية جيّدة, فلماذا تحدِّق في هذا التلفاز الصغير بدلاً من النظر للملعب؟
    Ve senin, gidip çocukların bakmak yerine ne yaptığını görmeni! Open Subtitles وأنت؟ اذهب إلى الأولاد بدلاً من أن تسترق السمع هنا.
    Bunun sebebi bugün beynin içini görebilmemiz, tüm şekline bakmak yerine. TED وهذا لأنه يمكننا أن نرى اليوم ما هو داخل الدماغ، بدلاً من مجرد النظر في شكله العام.
    Akbabalara bakmak yerine, tüylere ve kemiklere bakın. TED بدلاً من أن تبحث عن النسور ابحث عن الريش والعظام النقية.
    Nasıl oldu da gerçek davalara bakmak yerine ücretsiz çalışmaya başladın? Open Subtitles كيف إنتهى بكِ المطاف إلى الدفاع عن مؤسسة تطوعية بدلاً من المبيدات الحشرية؟
    Bu sayede yola bakmak yerine gözlerimi üstünde tutabilirim. Open Subtitles بتلك الطريقة يمكنني أن أُبقي عيني عليكِ بدلاً من الطريق.
    Direkt olarak en küçük boyuta bakmak yerine mümkün olan en büyük boyuta tüm evrene bakma fikri. Open Subtitles بدلاً من محاولة النظر بشكل مباشر تجاه أصغر المقاييس الفكرة هي في النظر أعلى تجاه أكبر المقاييس الممكنة في الكون بأكله
    Bunu kabullenmek yerine, buna bir hediye gibi bakmak yerine oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi somurtuyorsun. Open Subtitles و أعلم بأن بدلاً من أحتضانه بدلاً عن رؤيته كهدية تعبّس وكأنك فقدت أرنبك الدمية
    Bu yüzden, mutfağa.. ...buzdolabına bakmak yerine.. Open Subtitles لذا، توجه إلى المطبخ بدلاً من النظر إلى الثلاجة كما يفعلها دوماً،
    Bana bakmak yerine soyunup, birbirinizi sikmeniz gerek. Open Subtitles بدلاً من النظر إليّ، يجب أن تتعريا وتضاجعا بعضكما الآخر.
    Bu yüzden burdaki herkes şehirde tur atmak için gerek duyulan yüksek miktardaki enerjilere bakmak yerine şimdi daha küçük miktarlara ve daha sürdürülebilir ulaşıma bakabilir. TED لذلك بدلاً من النظر إلى كميات كبيرة من الطاقة اللازمة لكل شخص في هذه الغرفة لتجول في مدينة، الآن يمكنك أن تنظر الى كميات أقل بكثير و وسيلة تنقل مستدامة.
    Evdeki taklitlere bakmak yerine aslında elle yerleştirilmiş tuğlaları hissediyorsunuz ve dar çatlaklar arasında aşağı ve yukarı yalpalanıyorsunuz ve ıslanıyor ve çamulanıyorsunuz ve karanlık bir tünelde el lambasıyla yürüyorsunuz. TED بدلاً من إلقاء نظرة على تلك الصور في المنزل، فيمكنك في الواقع تحسس الطوب المرصوف يدوياً وتتقافز هنا وهناك بفعل التصدعات الضيقة وتبتل ويلوث ثيابك الوحل وتخطو في نفق مظلم بكشافك اليدوي.
    Bununla birlikte, mühendisler konulara bu anlayışla bakmak yerine daha çok Newton vari bir açıdan yaklaşma eğilimindeler. TED و لكن, المهندسون دائماً ما ينظرون للأشياء بطريقة أكثر "نيوتنية", بدلاً من هذا النهج الكمي.
    Olaya şöyle bakıyorum bu benim için, oturup olayları çözme ve rutin oturmak, olaylara eski düzende bakmak yerine dünyaya yeni baştan bakmak için bir fırsat. Open Subtitles بالواقع، أعتبر الأمر... بأنه فرصة للتريث وفهم الأمور، والنظر إلى العالم بنظرة جديدة بدلاً من مجرد...
    Çocuğuna bakmak yerine, onu başından savdı. Open Subtitles بدلاً من مساعدته تريد ارساله بعيداً
    ..önümdeki koltuğun ya da katlanır masaya bakmak yerine.. Open Subtitles ...مثل النظر من النافذة بدلاً من التحديق في خلفية المقعد الذي امامك...
    Bu sistemle birlikte, tek bir kareye belirleme oluşturabilmek için bin kez bakmak yerine, yalnızca bir kez bakıyorsunuz ve bu yüzden bu nesne belirleme sistemine YOLO adını verdik. TED مع نظامنا، بدلاً من البحث في الصورة لآلاف المرات لإنتاج كشفها، فأنت تنظر مرة واحدة فقط، ولهذا السبب نحن نسميها طريقة الكشف عن كائن "يولو."
    Jerry, biliyoruz ki Minik Sebastian'a bakmak yerine pastaları boğazına diziyordun. Open Subtitles (جيري) نحن نعرف أنك كنت تصوّب لكي تربح الكعك بدلاً من مراقبة (سباستيان) الصغير
    Missisipi Üniversitesi'nin futbol takımına girene kadar onu sevip bakmak yerine, onu sokaklara atmak mı istiyorsun? Open Subtitles أتريدين الإلقاء بـ(مولي) إلى الشارع؟ إلى والدتها المروجه؟ بدلاً من إحتوائها ومحبتها إلى أن تلعب الكره لجامعة "مسسبي"؟
    Belki de benim için en heyecan verici Bil Gates, Howard Buffett ve diğerlerinin bunu cesurca desteklemeleri, ki şu soruyu sorduruyor; Açlara kurban gibi bakmak yerine - ve çoğu kendi ailelerini destekleyecek kadar dahi gıda yetiştirip satamayan küçük çiftçiler - eğer onları çözüm olarak, açlıkla savaşmada değer zinciri olarak görürsek ne olur? TED ربما ما هو أكثر إثارة بالنسبة لي هي فكرة يدعمها بيل غيتس، هوارد بوفيت وآخرين بشكل جريء، وهي أن نطرح السؤال: ماذا لو، بدلاً من النظر للجوعى كضحايا -- وأغلبهم من صغار المزارعين الذين لا يمكنهم حصد وبيع غذاء كافٍ لإعالة عائلاتهم حتى قبل الآخرين -- ماذا لو نظرنا لهم كالحل، وكجزء من سلسلة الإمداد لمكافحة الجوع؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more