Ve buna devam ederse, barış anlaşmasını da ihlal etmiş olur. | Open Subtitles | وإن استمر قد تُنزع الشرعية عن اتفاق السلام |
Başkan Hanım, bu barış anlaşmasını gerçekleştirmek zorundasınız. | Open Subtitles | سيدتي الرئيسة، أنتِ بحاجة لإبقاء اتفاق السلام هذا حياً |
Ve onlara indirebileceğim en büyük darbe barış anlaşmasını imzalamak olacak. | Open Subtitles | وأعظم ضربة بوسعي أن أوجهها لهم هي بتوقيع اتفاق السلام |
Lokoya barış anlaşmasını imzalamaya hazır. | Open Subtitles | لوكويا على استعداد للتوقيع على اتفاقية السلام |
barış anlaşmasını korumak için kanıtı saklıyor. Öyleyse bile, iyi bir nedeni vardır. | Open Subtitles | إنها تتستر على الدليل حتى تحمي اتفاقية السلام - حتى ولو، فلا بد أنّ لديها سبباً جيداً - |
barış anlaşmasını öyle ayarlıyor. | Open Subtitles | هذا الطريق الذي يصلح له في معاهدة السلام |
Rusların Dalia Hassan'ın meşru halef olduğunu kabul etmeyip bunun sonucunda da, barış anlaşmasını imzalamak istemedikleri. | Open Subtitles | وبالنتيجة، فلن يوقعوا اتفاق السلام |
- barış anlaşmasını fes edeceksin. | Open Subtitles | -سوف تشجب اتفاق السلام |
Neden barış anlaşmasını bir kenara bırakıp sokaklardaki saldırılarımıza devam etmiyoruz. | Open Subtitles | لماذا لا نوقّع "معاهدة السلام" ونستمر في نشاطاتَنا في مناطق الحضر؟ |
Konsül Crassus ve ben bu barış anlaşmasını imzaladık | Open Subtitles | انا و القنصل كراسيوس قد وقعنا معاهدة السلام هذه |