Buraya gelebilmek için çok çalıştım, kişisel işlerle batırmak istemiyorum. Buna değmez. | Open Subtitles | أنا عملت جاهدة لأكون هنا، لا أريد إفساد ذلك بالدخول بالمسائل الشخصية |
ilk gününde bunu batırmak üzeresin. | Open Subtitles | إنّكَ على وشك إفساد الأمر في أوّلِ يومٍ لكَ. |
Eski bir Donanma gemisini, batırmak için hazırlıyorlarmış. - Ne? | Open Subtitles | وكانوا مستعدّين نوعاً ما لإغراق سفينة قديمة تابعة لسلاح البحرية |
Deneyi batırmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | تريد تخريب الأمر؟ |
Ve yaptığımdan beri o kadar olumlu şeyler oldu ki... günü batırmak istemedim. | Open Subtitles | ومنذ ذلك، كانت تجربة ايجابية وفكرت لماذا أفسد الذكريات يجب أن أثبت هذا |
Bütün gücünle bu gemiyi batırmak için her şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | إنك تحاول بجميع الوسائل التي تملكها من أجل إغراق السفينة |
Annem de beni doktora götürmüştü ve neye alerjim olduğunu görmek için sırtına grid batırmak için içinde farklı toksinlerin bulunduğu iğneler kullandıkları testi yaptılar. | Open Subtitles | و لذا اصطحبتني و الدتي للطبيب و قد قام بعمل ذلك الكشف الذي الذي يستخدمون فيه الإبر لوخز شبكة الأعصاب في الظهر |
Sovyet filosu yola çıkmış Kızıl Ekimi bulmak ve... batırmak için. | Open Subtitles | أبحر الأسطول السوفيتي بأوامر لإيجاد "رِد أكتوبر" و إغراقها |
Lily nin işlerini batırmak istemeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نريد ان نخربط الاشياء على ليلي |
İşleri batırmak konusunda nasıl endişelendiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تذكر كم كنت خائفا من إفساد الأمور |
Hayat çok boktan, sen beni de boka batırmak istiyorsun! | Open Subtitles | حياتكِ مزرية للغاية, وتريدين إفساد حياتي! |
- Bence bu işi batırmak üzere. | Open Subtitles | أظنّ أنّه على وشكِ إفساد خطّتنا. |
Cuginiyi batırmak için kullanılan beton portekiz çimentosu yerine | Open Subtitles | الاسمنت المسلح المستخدم لإغراق كوجيني مشكل من المادة أ الرماد |
O İspanyol'u batırmak için burada yeterince biramız var! | Open Subtitles | هناك ما يكفي من الجعة في هذا المنزل لإغراق الإسبان |
İşimi batırmak istedin. | Open Subtitles | هل أردت تخريب صفقتي |
Yani işleri batırmak dışındaki şeylerle. | Open Subtitles | ما أقصد، بإستثناء... تخريب الأمور. |
Üzgünüm. Her şeyi böyle batırmak istememiştim. | Open Subtitles | أنا آسفة لم أقصد أن أفسد الأمور بهذه الطريقة |
batırmak istemiyorum ama sanki söyleyecek hiçbir şeyim yokmuş gibi. | Open Subtitles | لا أريد أن أفسد الأمر، لكن أشعر أنّ ليس لديّ ما أقول. |
Gerçek fikrimi soracak olursanız yapılacak en iyi şey adayı denizin dibine batırmak olacaktır. | Open Subtitles | لو تريد رأيي الصادق أيها اللواء، فأفضل ما يمكننا فعله، هو إغراق الجزيرة إلى أعماق البحر |
İşine devam etmesini sağlayarak onu batırmak isteseydim onu ben de yapabilirdim. | Open Subtitles | إن أردتُ إغراق عمله للمحافظة على عمله، كان بإمكاني فعل ذلك الأمر بنفسي. |
Ama bilmediği birşey var, bazılarımız kürdanları millete batırmak yerine dişlerinin arasındakileri çıkarmak için kullanıyor! | Open Subtitles | ولكن ما لم يدركه أن بعضنا يستخدمونها لإزالة الأشياء العالقة بأسنانهم قبل أن يستخدموها لوخز بعضهم ! |
Sırbistan'ı denize çekmek ve orada batırmak, fiziksel olarak mümkün olsaydı Avrupa'nın havası bir anda temizlenirdi. | Open Subtitles | -إذا ما كان ممكناً مادياً لصربيا أن تزاح ويتم إغراقها في البحر -فان سماء أوروبا ستبدو أنظف فوراً. |
Lily nin işlerini batırmak istemeyiz. | Open Subtitles | نحن لا نريد ان نخربط الاشياء على ليلي |
Tahliyemi batırmak için bir şeyler yapacak. | Open Subtitles | سيقومُ بشيءٍ ما ليُفسدَ إطلاقي المشروط |