"bayıltıcı" - Translation from Turkish to Arabic

    • تخدير
        
    • التخدير
        
    • إغماء
        
    • الصاعق
        
    • الصاعقة
        
    Keşke bayıltıcı silahım olsaydı. Open Subtitles إذا لو كان معي مسدس تخدير لا ، لا ، هذا ليس سلاح تخدير
    Allah aşkına, beni ofisin ortasında bayıltıcı silahla vurdu. Open Subtitles لقد اطلق على ببندقيه تخدير لاجل السماء
    Onu bayıltıcı bir silahla takip edemezsin, hayatım. Open Subtitles أنت لا تستطيعين مساعدته بعد إصابته بطلقة التخدير تلك
    Döndüğümüzde bayıltıcı silahın faydaları hakkında bir konuşalım. Open Subtitles عندما نعود، سنتحدّث بشكل جدّي حول فوائد أسلحة التخدير
    Kuş pisliği, ağaç özü ve bayıltıcı bir incir kokusu. Open Subtitles مؤخرة سفينة وشجرة طير تستنزفان، مع a إغماء figgy ملاحظة.
    Peki, bu bizim pek işimize yaramıyor. bayıltıcı alan hâlâ devrede. Open Subtitles حسناً , هذا بالتأكيد لا يُفيدنا بشيء المجال الصاعق لا يزال تأثيره ساري المفعول
    Artık en çok nefret ettiğim şeyler listesinde birinci sırada bayıltıcı silahlar var. Open Subtitles البنادق الصاعقة هي رقم واحد معظم الشيء الوحيد الذي أنا أكره الآن.
    Bu adam sizi bayıltıcı silah ile vurmuş gibi görünüyor. Open Subtitles يبدو أنّ هذا الرجل أصابكَ بنبلة تخدير
    Onu öldürmedim, bu bir bayıltıcı silah. Open Subtitles لم أقتلها، وانما هو سلاح تخدير
    - Merak etme, bayıltıcı. - Peki. Open Subtitles لا تقلقي انه مسدس تخدير
    bayıltıcı silahla mı? Open Subtitles مع مسدس تخدير ؟
    Unutma, sendeki bayıltıcı silah. Open Subtitles تذكر أنت لديك مسدس تخدير فقط
    - Çok kabalaşırsa bayıltıcı silahımız var. Open Subtitles لدينا بندقية تخدير في حال أصبحَ عنيفاً ميغ) لماذا عدتِ الى المنزل مُبَكِرة؟ )
    Eğer yedeğimiz yoksa, kimse bayıltıcı silahı almıyor. Open Subtitles لا أحد يأخذ بندقية التخدير إلا إذا كان لدينا قطع غيار
    Yedek bayıltıcı silahımı al. Open Subtitles خذ مسدسي التخدير الاحتياطي
    O bayıltıcı şey için özür dilerim. Open Subtitles آسف بشأن التخدير
    Emma'nın viski şişesine bayıltıcı bir şeyler koydunuz. Ve boş bir tanesiyle değiştirdiniz. Open Subtitles أنت خدّرت زجاجة الويسكي الخاصّة بـ(إيما) بقطرات إغماء واستبدلتها بواحدة فارغة.
    Güçlü bayıltıcı ilaç. Open Subtitles مخدر إغماء قوي
    - bayıltıcı alan etkisiz hale getirildi! - Peki ya kendini yok etme? O da etkisiz hale geldi mi? Open Subtitles تم إبطال المجال الصاعق هل تم تعطيل التدمير الذاتي؟
    - bayıltıcı alan çalışıyor mu? Open Subtitles هل مجال الصاعق يحتوي المنطقة؟ نعم
    Yırtıcıları oyalamak istiyorsak bel altlarına nişan almalıyız. Postları bayıltıcı silahlar için fazla kalın. Open Subtitles إن تعاركنا مع الـ(سلاشرز) فصوب على البطن الأسلحة الصاعقة لا يمكنها إختراق الجلد لسمكه
    Yakaladığımız enerji okuması üzerinde çalışıyordum ve görünüşe göre Micheal bir şekilde Wraith'in bayıltıcı bomba teknolojisini değiştirip Jumper'ın görünmezlik mekanizması ile birleştirmiş. Open Subtitles لقد فحصتُ قراءة الطاقة التي إلتقطناها {\pos(192,210)}ويبدو أن (مايكل) قد نجح إلى حد ما {\pos(192,210)}بتطوير تكنولوجيا الدفعات الصاعقة للأشباح

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more