"bekleme salonunda" - Translation from Turkish to Arabic

    • غرفة الإنتظار
        
    • في غرفة الانتظار
        
    • في غرفة الأنتظار
        
    • بغرفة الانتظار
        
    • في غرفة إنتظار
        
    Sizin işin burada bitti. Solaryum bekleme salonunda, sağda. Open Subtitles ، عملكَ انتهى غرفة الإنتظار أسفل الردهة إلى اليمين
    Ben de dışarı çıktım ama bekleme salonunda yoktu. Lobide yoktu. Open Subtitles لذلك خرجت و هو لم يكن . في غرفة الإنتظار , و لم يكن في الردهة
    Sen bilirsin. bekleme salonunda kalmalarını sağla. Open Subtitles حسناً ولكن إحرصي أن يبقيا في غرفة الإنتظار
    Önümüzdeki birkaç dakika için bu çekirdek aile dışındakilerin bekleme salonunda olması daha iyi olur. Open Subtitles للفترة القادمة , أظن على باقي أفراد تلك العائلة الكبيرة أن تنتظر بالخارج في غرفة الانتظار
    Dişçinin ofisindeki bekleme salonunda buldum. Open Subtitles وجدت هذا في غرفة الانتظار عند مكتب طبيب الاسنان
    Çantasını bekleme salonunda unuttu. Open Subtitles ترتكت حقيبتها بغرفة الانتظار
    Çünkü seninle psikiyatristin bekleme salonunda tanıştık. Open Subtitles لأنّنا إجتمعنا في غرفة إنتظار الطبيب النفسي، يا عزيزي.
    Biliyor musun... Aile olarak, bekleme salonunda beklemeliyim. Open Subtitles أتعلمين شيئاً، وكفرد من العائلة، عليّ الذهاب إلى غرفة الإنتظار.
    bekleme salonunda. Dün gece çok cesurca davrandı. Open Subtitles إنه فى الخارج فى غرفة الإنتظار
    bekleme salonunda. Open Subtitles إنه فى الخارج فى غرفة الإنتظار
    Ya da bekleme salonunda oturan insanlar olur ve onlar benim gibi insanlar ama benden daha güzel, daha iyidirler... Open Subtitles أو هؤلاء الناس الجالسون في غرفة الإنتظار... وهم، وهم... والذين هم مثلي، ولكن أجمل...
    bekleme salonunda bekleyebilirsiniz. Open Subtitles بإمكانك الإنتظار في غرفة الإنتظار.
    Çünkü son dövüşünden sonra hastanenin bekleme salonunda oturmuş fena şekilde azar işitiyordum, hatırladın mı? Open Subtitles لأنك في آخر مرة قمت بالقتال فيها, تلقيت أنا اللوم كله, وأنا في غرفة الانتظار في المستشفى.
    Araç muayene istasyonunun bekleme salonunda bir sürü arkadaş edindim. Open Subtitles لقد صنعت عدة صداقات في غرفة الانتظار في قسم مركبات السيارات
    bekleme salonunda sigara dağıtacağım. Open Subtitles سأكون في غرفة الانتظار ادخن السيجار
    Ve bu, yalnızca, hastaları temel ihtiyaçlarına yönlendiren kısa süreli bir iş gücü değil. İki, üç ya da dört yılını kliniğin bekleme salonunda, hastaların en temel sağlık gereksinimleri hakkında hastalarla konuşarak geçiren gelecek nesil sağlık hizmeti liderlik üretim yolu. TED وهذه ليست مجرد نوع من القوى العاملة على المدى القصير لربط المرضى المعتمدين على الموارد الأساسية، انها الجيل القادم القيادي للرعاية الصحية الذي قضى اثنان، ثلاثة، أربعة أعوام في غرفة الانتظار للعيادة يتحدثون مع المرضى عن حاجاتهم الصحية الأساسية.
    Çantasını bekleme salonunda unuttu. Open Subtitles ترتكت حقيبتها بغرفة الانتظار
    King's Cross İstasyonu'nun kadınlar bekleme salonunda bir dergi vardı. Open Subtitles كان هناك مجلة في غرفة إنتظار السيدات في المحطة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more