Babanın çevresindeki insanlardan beklentisi hep yüksek. | Open Subtitles | والدك لديه دائماً توقعات جميلة عن الأناس المحيطين به |
Bu kızın hiçbir beklentisi olmadığını söylediğimde bu konuda çok ciddiydim. | Open Subtitles | وعندما اقول أن هذه الفتاة ليس لديها أيّ توقعات فأنا اعني ذلك |
On dakikada bar soymak. Hayattan beklentisi: Joker olmak. | Open Subtitles | يمكنها سرقة البار فى غضون عشر دقائق التوقع للحياة: |
7.sınıflara havai fişek satmak. Hayattan Beklentisi: | Open Subtitles | يبيع الألعاب النارية لطلاب المستوى السابع التوقع للحياة: |
Merak ediyorum da acaba ailemin benden beklentisi neydi? | Open Subtitles | اتساءل ما كانت تطلعات اهلي لي؟ |
Nefret hissine kapılabilmenin mutluluk veren beklentisi. | Open Subtitles | الحدس السعيد بالمقدرة على الشعور بالإحتقار |
Şu eksen üzerinde de, hayat (beklentisi) kalitesi, ve insanların sağlığı. | TED | و علي ذاك المحور ، العمر المتوقع ، و صحة الفرد. |
İkinci bir romanın beklentisi bazılarının elini kolunu bağlayabilir. | Open Subtitles | التوقعات التي تصاحب الرواي الثانية بامكانها ان تَشُل الروائي |
Bu noktanın 3,5km çevresinde ortalama yaşam süresi beklentisi dünyanın yaşam süresi beklentisiyle tamamıyla aynıydı, ve her zaman öyleydi. | Open Subtitles | توقعات معدل الحياة لهؤلاء الأحياء خلال مدى ميلين من هذه النقطة بالضبط يساوي معدل الحياة المتوقع للعالم |
"Taraflar işbu vesile ile bu evliliğe birlikte yaşama beklentisi olmadan karı kocalık ilişkisi, sadakat ya da ilişkiye girmeme beklentisi olmadan taraf olmayı kabul etmişlerdir." | Open Subtitles | "بموجب هذا يقر الطرفان إنّهما يدخلا علاقة الزواج هذي دون توقعات لمعاشرة، |
- Ofis de rozet beklentisi yaratır. - Hayal kırıklığına uğrar ama. | Open Subtitles | توقعات بالحصول على شّارة - عندها سيخيب ظنه - |
Herkesin beklentisi aynı değil, Daniel. | Open Subtitles | ليست توقعات كل الاشخاص متماثله يا دانيل |
Fazla beklentisi var. | Open Subtitles | لديها توقعات كثيرة |
Bay ve Bayan Allen beni Bath'a getirerek çok nazik davrandılar, fakat hiçbirimizin Bay Allen'dan hiçbir beklentisi yoktur. | Open Subtitles | (لقد كان لطفاً من السيد والسيدة (ألين (اصطحابي معهم إلى (باث لم يكن لدى أي مّنا أيّة توقعات (من السيد (ألين |
Hayattan Beklentisi: Önce salaklar ve zavallılar gider. | Open Subtitles | رجل البيره وفى بعض الأوقات يعمل بمطعم أسماك السرطان الأحمر التوقع للحياة: |
Hayattan Beklentisi: Dileğini dileyebilmek. | Open Subtitles | تتوق بشده للخروج من المدينه التوقع للحياة: |
Hünerleri: Dar alanlara sığabilmek. Hayattan Beklentisi: | Open Subtitles | يستطيع التكيف مع أى وضع حرج التوقع للحياة: |
Watanabe-san'ın hiç bir beklentisi yoktu. | Open Subtitles | ... بأن (واتانابي) بدون تطلعات |
Watanabe-san'ın hiç bir beklentisi yoktu. | Open Subtitles | ... بأن (واتانابي) بدون تطلعات |
Nefret hissine kapılabilmenin mutluluk veren beklentisi. | Open Subtitles | الحدس السعيد بالمقدرة على الشعور بالإحتقار |
Amerika'daki yaşam beklentisi ortalama bir kadın için 80 yıl. | TED | في امريكا , معدل العمر المتوقع لمتوسط النساء هو 80. |
Bu yüzden biz de 50 yılı aşkın süredir kitlesel tüketim çılgınlığının gün batımına uçup duruyoruz. Ekonomilerimiz sonu gelmeyen bir büyüme beklentisi, talebi ve dayanağı içinde. Finansal, siyasi ve sosyal olarak büyümeye bağımlıyız. | TED | لذلك نحن هنا، نطير حتّى غروب النزعة الاستهلاكيّة الجماعيّة لأكثر من نصف قرن، مع الاقتصادات التي تقوم وتعتمد على التوقعات بنمو لا نهاية له، لأننا ماليًّا وسياسيًّا واجتماعيًّا مدمنون عليه. |
Yani, bir kere çok başarılı olunca insanların senden beklentisi oluyor. | Open Subtitles | أعني , متى ما بدأت بالإنجازات الكبيرة يتوقع الأناس الأشياء منك |