Öylece bekleyecekler mi sanıyorsun? Kubbedeki işcilerin parasını yazı tura atar gibi veriyorsun. | Open Subtitles | هل تتوقع منهم أن ينتظرون بينما تطرح المزيد من النقود في صورة قروض |
Savaş suçluları ana bekleme odasına düzgün bir şekilde yürüyecek... ve emirleri bekleyecekler. | Open Subtitles | مجرمو الحرب سيمضون ... . بالزيالرسمي إلى غرفة الإنتظار الرئيسية و ينتظرون الأوامر |
Bizim uygun pozisyonu almamızı bekleyecekler ama onların Chaplain'i beklediklerinden şüpheliyim. | Open Subtitles | سوف يتوقعون اننا سنأخذ هذا الموقع لكني أشك بانهم سيتوقعون قسيسا |
İnsanlar "bekleyecekler" dese bile ben derim ki "her şey bitmiştir." | Open Subtitles | ،الناس يقولون إنه سينتظرون .ولكني لم أكن لأفعل كذلك ماذا تعني ؟ .أنا لا أصدق هذا |
Bizden tekrar çocuklara bakmamızı bekleyecekler çünkü bu işin üstesinden geldik. | Open Subtitles | سيتوقعون منا أن نأخذ الأطفال مرّة أخرى لأننا قمنا بعمل رائع |
- Kötü olmuş biraz daha bekleyecekler. | Open Subtitles | حسناً ، هذا سيء للغاية ، سيتوجب عليهم أن ينتظروا أكثر قليلاً |
Sence dünyalılar, suru bitirmemizi mi bekleyecekler? | Open Subtitles | هل تظن بأنّ الأرضيون سيجلسون فحسب و ينتظروننا ننهي الجدار ؟ |
Tek başına seyahat eden birini bekleyecekler. | Open Subtitles | سوف يسترعى أنتباههم رجل يسافر بمفرده |
Güneş kaybolana kadar orada bekleyecekler, sonra gidecekler. | Open Subtitles | سينتظروا هُنـاك حتي مغيـب الشمس, |
Son ana kadar bekleyecekler. | Open Subtitles | سوف ينتظرون حتى اللحظة الاخيرة ومن ثم يستعجلون |
Artık 4 kişiyiz. Gün doğana kadar bekleyecekler. | Open Subtitles | لديهم أربعة منّا الآن، إنّهم ينتظرون حتّى الشروق. |
Son ana kadar, bir gelişmeyi bekleyecekler. | Open Subtitles | لذلك سوف ينتظرون حتى اللحظة الاخيرة |
Herneyse, artık görebildiğin için, insanlar senden yapamayacağın şeyler bekleyecekler. | Open Subtitles | على أية حال, لأنك أصبحت ترين فالناس يتوقعون منك أن تتعاملي مع الأشياء التي أنت لا تستطيعين التعامل معها |
Şimdi benden kafiyesi bile zar zor tutan sıla şiirleri ezberlememi bekleyecekler. | Open Subtitles | يتوقعون مني الآن حفظ قصائد غبية. مقفاة بالكاد. أعني, بإمكاني كتابة. |
Eğer bu işi batırırsanız iş yaptığım insanlar, benden ibretlik bir hareket yapmamı bekleyecekler. | Open Subtitles | فالأشخاص الذين أعمل معهم يتوقعون مني أن أجعلك عبرة |
45 dakika. Birini daha öldürmek için bu kadar bekleyecekler mi? | Open Subtitles | خمسة وأربعون دقيقة ، هل سينتظرون فحسب حتى يقوموا بقتل شخص آخر ؟ |
45 dakika. Birini daha öldürmek için bu kadar bekleyecekler mi? | Open Subtitles | خمسة وأربعون دقيقة ، هل سينتظرون فحسب حتى يقوموا بقتل شخص آخر ؟ |
Elbette kıyametten kurtardığın insanlar, bir sonrakinin gelmesini bekleyecekler. | Open Subtitles | هؤلاء الناس الذين ستنقذهم من ذلك الفناء سينتظرون التالى |
Her neyse, artık görebildiğin için, insanlar senden yapamayacağın şeyler bekleyecekler. | Open Subtitles | على أية حال، لأنك يمكن أن ترين، الناس سيتوقعون منك التعامل مع أمور لا تستطيعين فعلها |
Kafamızı çıkartmamızı bekleyecekler... ve vuracaklar. | Open Subtitles | وكل ما عليهم ان يفعلوه هو ان ينتظروا حتى نظهر برؤوسنا , و ... |
Bizi bekleyecekler. | Open Subtitles | حيث ينتظروننا هنا |
Tek başına seyahat eden birini bekleyecekler. | Open Subtitles | سوف يسترعى أنتباههم رجل يسافر بمفرده |
Denizaltıyı nerede bekleyecekler? | Open Subtitles | أين سينتظروا الغواصة ؟ |
Suikastçı General Sklarovile birlikte yargılanmayı bekleyecekler. | Open Subtitles | حيث يتنظرون محاكمتهم سوية مع الجنرال ليو |