Twitter'da tartıştığım insanlar şehirlerinde protestoya geldiysem beni görmek için gelirlerdi. | TED | كان بعض ممن غردت معهم على تويتر يأتون إلى صف الاعتصام لرؤيتي حينما كنت أتظاهر في مدينتهم. |
Bütün o kadar yolu beni görmek için gelmeniz çok hoştu çocuklar. | Open Subtitles | إنّهُ لمِن الرائِع أنّ تقطعوا كُل هذِه المسافة فقطّ لرؤيتي |
Hatırlamıyorsun ama döndüğün zaman beni görmek için can atıyordun. | Open Subtitles | ربما لا تتذكر الآن كنت متشوقاً بحرقة لرؤيتي حينها |
Nandini, terasa son kez beni görmek için geldiğinde... hiçbir şey yapmadan, heykel gibi durdu. | Open Subtitles | عندما جاءت ناندني لرؤيتي أشرت إليها فحولت نفسها إلى تمثال هي لم تتحرّك لكن عيناها كانت تدمع |
Birkaç gün içinde beni görmek için buraya uçacak. | Open Subtitles | انه يَطِيرُ لمدة يومين لرُؤيتي. |
Fakat bir ay sonra, Caroline beni görmek için Amerika'ya geldi. | Open Subtitles | ولكن بعد شهر , كارولين سافرت للولايات المتحدة لرؤيتي |
Hadi Martha, dürüst ol. Bütün bu yolu beni görmek için geldin. | Open Subtitles | ، كوني صادقة يا مارثا لقد جئتِ كل هذه المسافة لرؤيتي |
beni görmek için bu kadar hızlı geldiğin için sağ olasın. | Open Subtitles | من الجيد رؤيتك شكراً لقدومك لرؤيتي بهذه السرعه |
beni görmek için o kadar uğraşmana rağmen sana kaba davrandım. | Open Subtitles | . لقد قمت بتلك الأشياء كلما أتيتِ لرؤيتي |
beni görmek için uzun yoldan geldiğinizi biliyorum ve bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim. | Open Subtitles | أعلم أنك جئت من مكان بعيد لرؤيتي, وأعتذر أن هذا أخذ وقتاً طويلاً. |
Tabi birileri gelip beni görmek için bir bahane uyduruyor da olabilir. | Open Subtitles | إلّا إنْ كان أحدهم طبعاً يبحث عن ذريعة لرؤيتي |
Şimdi orada değilim, ve sen beni görmek için can atıyorsun. | Open Subtitles | أما الآن وأنا غير موجود، فإنك تتوق لرؤيتي |
- Bunca yolu beni görmek için gelmene çok sevindim. | Open Subtitles | لقد تأثرت بأنك جئت كل هذه المسافة لرؤيتي فقط |
Buraya beni görmek için değil, mektup yüzünden geldi. | Open Subtitles | لم يأتي إلى هنا لرؤيتي قال انه جاء هنا بسبب الرسالة |
Bazen kendi torunlarımın bile beni görmek için randevu alması gerekir. | Open Subtitles | أحيانًا حتى أحفادي يجب عليهم أن يأخذوا موعد لرؤيتي |
beni görmek için o kötürüm kıçını ta buraya kadar getirmen çok hoş. | Open Subtitles | من اللطيف أنك جئت إلى هنا لرؤيتي رغم أنك كسيح |
Ayda bir kez, beni görmek için mi? | Open Subtitles | فقط لرؤيتي مرة واحدة في الشهر؟ |
Sen bir caz delisi değilsin. Buraya beni görmek için özel bir gezi yaptın. | Open Subtitles | لست مهووس بالجاز قضيت رحلة خاصة لرؤيتي |
beni görmek için vakit ayırdığınız için minnettarım. | Open Subtitles | وأنا أقدر وقتك اللذي اخدته لرؤيتي. |
Şu kalabalığa bak. beni görmek için mi geliyorlar sanıyorsun? | Open Subtitles | انظر للجمهور هل تظن أنهم هنا لرؤيتي ؟ |
Sunny ne zamandır beni görmek için bekliyor. | Open Subtitles | "سنني" كان لابد ينتظرُ لمدّة طويلة لرُؤيتي. |