| Bu iki hafta once CCP Coventry de, Bentley icin parca ureten yer ve | TED | هذه قبل أسبوعين في سي سي بي والذي يصنع قطع لسيارات بنتلي |
| Koleksiyoncunun arabası, eski bir Bentley ağaca çarpmış ve alev alıp havaya uçmuş. | Open Subtitles | سيارة الجامعَ، بنتلي كبير السن، تَحطّمَ إليه وإنفجرَ إلى النيرانِ. |
| Ben kendime üzerinde yirmilikler olan bir Bentley alacağım. | Open Subtitles | وايضا ، سوف اشتري لنفسي سيارة بنتلي ودراجة |
| Bentley'im ambulans parkındaymış, ne olacak? Park cezası mı keseceksin? | Open Subtitles | إذا سيارة بينتلي فى موقف سيارات إسعاف ماذا ستفعل ؟ |
| Ben Bentley'e kimin şehir dışında olacağını söylerdim, o da alarm sistemini sustururdu. | Open Subtitles | أعطيت بينتلي المعلومات عن من سيكون خارج ألبلده وهي تقوم بتعطيل نظام ألأنذار |
| Ama sevgili dostum, Scotland Yard'dan Müfettiş Spence'in Bentley'in suçluluğu konusunda kuşkuları vardı. | Open Subtitles | ولكن صديقى,رئيس البوليس ,سبنسر,من اسكوتلانديارد كان لديه شكوكه ان بنتلى كان حقا مذنبا. |
| Çocukların okula gitmez, sen de Bentley marka arabanı kaybedersin. | Open Subtitles | تكون قد حرمت أولادك من دخول الجامعة وتخسر سيارة البنتلي |
| Bakın, benim kız kardeşim bu Bentley'in sahibi ile çıkıyordu. | Open Subtitles | إسمع , أختي ترافق الرجل الذي يملك الـ بنتلي |
| Cipin ve Bentley'in üzerlerindeki hasarlara baktığımızda cipin bu yönden, yani köprünün üstünden geliyor olması lazım. | Open Subtitles | وبالحكم على الضرر الجاري على الشاحنة ضرب من الخلف الــ بنتلي مما يعني بأن هذا جاء من عند الجسر |
| Geçenlerde okudum, adamın biri '38 model Bentley'sini bir servet karşılığı satmış. | Open Subtitles | قرأت عن رجل الذي باع 38 بنتلي من أجل الثروة |
| Thelma Bentley Continental'la çok büyük bir anlaşma bağlamak üzere. | Open Subtitles | ثيلما توشك على إنهاء صفقة كبيرة سيارة بنتلي كونتيننتال |
| Bay Harris, Frank Bentley ya da Alice Hargrove'u tanıyor musunuz? | Open Subtitles | سيد : هاريس , هل تعرف شخص يدعى فرانك بنتلي ؟ أو أليس هارجروف؟ |
| Kidlington'da bayilikte dün bir Bentley vardı. | Open Subtitles | كان هناك بنتلي حجزت في في صفقة في كيدلينغتون أمس. |
| Bir Bentley'e binmiyorum ve bir malikanem yok. | Open Subtitles | لا أقود ''بينتلي'' وليس عندي منزل على التلّ |
| Bentley'im ambulans parkındaymış, ne olacak? | Open Subtitles | سيارة بينتلي فى موقف سيارات الإسعاف, ماذا ستفعل؟ |
| Aslında ben Bentley'i değil de, daha çok Ferrari diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | في الحقيقة الـ "بينتلي" لم تعد متاحة "أعتقد إنها الـ "فيراري |
| Bentley'in Kansas'taki ailesiyle konuştum. | Open Subtitles | حسناً , لقد تدثت ألى عائلة بينتلي في كنساس |
| - O, Bentley'le jakuzinin yakınındaydı. | Open Subtitles | لقد كانت قرب حوض المياه الساخنه مع بينتلي |
| Bay Bentley, onu siz de tanırdınız. | Open Subtitles | مستر بنتلى ،انت تعرف عن لورنس اكثر من اى شخص |
| Bildiğim kadarıyla Bentley için bir şarkı yazılmadı. | Open Subtitles | حسب علمي ، لم يقم احد فى أي وقت مضى بكتابة أغنية عن سيارة بنتلى |
| Dün akşam dışarı çıkıp bir kaç yer gezdim, eve geldim, birkaç kişi de takılmaya geldi, Bentley Azure kaçırıldı. | Open Subtitles | خرجتُ ليلة البارحة و ارتدتُ عدّة أماكن عدتُ للمنزل و أتاني بعض الشخاص و أخبروني بشأن تعرّض سيارتي البنتلي للسرقة |
| Bu ülkede, Bay Bentley savaşta zafer kazandıran kişi en üstte tutulur. | Open Subtitles | فى هذه البلاد يا مستر بينتلى الرجل الذى يسبب النصر فى المعركة يُكافَىء اكثر من اى رجل آخر. |