| - Dayanamıyorum. Yıkamak zorundayız. benzinciye çek. | Open Subtitles | لا أستطيع التحمل ,يجب أن ننظفه توقف في محطة الوقود |
| Tam o sırada Torrio arabayı kenara çeker ve sigara almak için benzinciye yanaşır. | Open Subtitles | الآن , و تماما في تلك اللحظة توريو قرر أن يتوقف على جانب الطريق و أن يتوقف في محطة الوقود لشراء بعض السجائر |
| benzinciye girmişler Blanche sigara almaya giderken Emmet önlerine çıkmış. | Open Subtitles | سمعت أنهم لما توقفوا عند محطة الوقود نزلت بلانش لتحصل على بعض السجائر و ذلك كان هو الوقت الذي واجههم فيه |
| Bir benzinciye uğrayıp yola devam etmeden arabayı kontrol ettirelim mi? | Open Subtitles | مارأيك فى العثور على محطة بنزين و يفحصوا ذلك قبل أن تواصل السير مرة أخرى. |
| Cibola'daki bir benzinciye kadar izini sürdüm. Bunları da oradan aldım. | Open Subtitles | "تتبعته إلى محطة بنزين في "كيبولا ..وحصلت على هذه |
| Hayır, önce beni evime kadar takip eder. Ya da bir lokantaya veya bir benzinciye. Ondan sonra gebertir. | Open Subtitles | لا، أولاً سيلحق بي إلى منزلي أو إلى مطعم أو محطة وقود ثم سيقتلني |
| Heryer kapalı, bende benzinciye gittim. | Open Subtitles | كل شيء على ما أغلقت، لذلك أتوقف عند محطة وقود. |
| Denize çişini yapmayı bile reddetti. benzinciye ve hatta süpermarkete bile. | Open Subtitles | لقد رفض حتى التبول في المياه أو في محطة الغاز أو في المتجر |
| Sokağın karşısındaki benzinciye. | Open Subtitles | في محطة الوقود التي في الطرف المقابل من الشارع |
| Spor salonuna, benzinciye... 17 yıldır onu boğuyorum. | Open Subtitles | إلى الصالة الرياضية إلى محطة الوقود |
| Kes sesini ve bizi benzinciye götür. | Open Subtitles | فقط اصمت و وصلنا الى محطة الوقود |
| Biraları almak için benzinciye gittik. | Open Subtitles | لذا رافقتُه إلى محطة الوقود اللعينة |
| Cibola'daki bir benzinciye kadar izini sürdüm. | Open Subtitles | (لقد تعقبّتُ أمره إلى محطةٍ بنزين بـ(سيبولا |
| Mesela elinde silahla benzinciye gitmek gibi. | Open Subtitles | مثل محطة وقود وسلاحٌ بيداي. |
| benzinciye gittim ve ortalık kalabalık. | Open Subtitles | أذهب إلى محطة الغاز وأنها مزدحمة. |