Komşusu bize onun iki oğlu Dennis ve Kevin ile beraber yaşadığını söyledi. | Open Subtitles | لكن الجيران أخبرونا أنها تعيش مع ولديها ، دينيس وكيفن |
Mesele şu ki Noel, Eleanor bir hikaye yazdı ve hikayede vampirlerle beraber yaşadığını söylüyor. | Open Subtitles | الشيء هو، نويل، إليانور كتابة قصة وفي قصتها، تقول انها تعيش مع مصاصي الدماء. |
Nüfus kayıtları Vivian'ın annesiyle beraber yaşadığını gösteriyor. | Open Subtitles | السجلات تظهر بأن فيفيان كانت تعيش مع والدتها |
Hasta annenle beraber yaşadığını söyledin. | Open Subtitles | لقد اخبرتني بأنك تعيش مع والدتك المريضة. |
Kız senin annenle beraber yaşadığını öğrenince ne yapmayı düşünüyorsun? | Open Subtitles | ما الذي ستفعله إن علم بأنك تعيش مع أمك؟ |
En yakın arkadaşımla beraber yaşadığını düşünürdüm. | Open Subtitles | سوف أظن أنك تعيش مع أعز صديقاتي. |