"bertaraf" - Translation from Turkish to Arabic

    • القضاء
        
    • التخلص
        
    • جدولكم
        
    • رجالى يستطيعوا
        
    Bu, diplomasiyi bertaraf etmekte kasıtlı olarak amaçlanan bir benzetmedir ve diplomasi ortadan kaldırıldığında savaş kaçınılmaz olur. TED إنّ تشبيه إيران بألمانيا يهدف للقضاء على الديبلوماسية، و عند القضاء على الديبلوماسية، تصبح الحرب أمرا حتميّا.
    Eğer José Dolores'i bertaraf etmeyi başaracaksak ondan daha iyi olduğumuzdan değil veya ondan daha cesur olduğumuzdan değil; Open Subtitles في القضاء على خوسيه دولوريس ليس السبب اننا أفضل منه او اكثر شجاعة منه الامر ببساطة اننا لدينا سلاح اكثر
    Efendim, biz burada konuşurken içeride düzen bozucu bertaraf edilmekte. Open Subtitles سيّدى، مسبّب التوتّر بالدّاخل يتمّ القضاء عليه فيما نتكلّم
    Oswald kurbanlık koyun gibi dışarı çıkarıldı... ve bir halk düşmanı olarak temiz bir biçimde bertaraf edildi. Open Subtitles عندما أخذ أستعداده تم إحضار أوزوالد مثل أضحية و التخلص منه بشكل مناسب كعدو للشعب
    Sonsuzluk Tapınağı'nı muhaliflerini bertaraf etmek için İmparatoriçe kurdu. Open Subtitles الأمبراطورة أعدت دير الخلود لتستخدم القسيس في التخلص من المعارضين.
    Yeni acil durum yasalarına göre, Kategori 1 hastaları bertaraf edilmeleri gerekiyor. Open Subtitles تحت قوانين طوارئ جديدة مرضى الفئة الأولى سيؤخذوا لحاويات التخلص
    Biliyorum,bertaraf ediciydi Open Subtitles أعلم أن جدولكم ممتلئ الآن
    Yanlış anlaşılmasın ama, benimkiler zorlanmadan onları bertaraf ederler. Open Subtitles جنرال "ترجستين" , مع كل الإحترام .... لفريق دفاعك رجالى يستطيعوا هزيمتهم بدون أى مشكلة
    Dodgers, Mets'i bertaraf etmeyi deniyor. Open Subtitles الـ"دودجرز" يحاولون القضاء على الـ"ميتس"
    1930'lu yıllarda komünist saldırılar bertaraf edilmişti ama Büyük Buhran zamanıydı ve yeni olaylar başlamıştı. Open Subtitles بحلول العام 1930، تمّ القضاء على تهديد الشيوعيّـة... لكن إجتاح الكساد البلاد وظهر تهديد جديد.
    Uçan her baş belasında olduğu gibi istilayı bertaraf etmek istiyorsan hepsini ele geçirmek önemli. Open Subtitles ككلّ الآفات الطائرة إنْ أردت القضاء على الوباء... فمن المهمّ أنْ تقضي على الجميع
    Uçan her baş belasında olduğu gibi istilayı bertaraf etmek istiyorsan hepsini ele geçirmek önemli. Open Subtitles ككلّ الآفات الطائرة إنْ أردت القضاء على الوباء... فمن المهمّ أنْ تقضي على الجميع
    benzetmesi yapıyor. Para cezasını bertaraf eden kütüphanelerde var, çocuklardan para almayan San Rafael'deki kütüphane gibi. Birkaç ay içerisinde çocuklar için hazırlanan kart talebinde %126 oranında artış görüldü. TED وفي الوقت نفسه، عندما جرّبت المكتبات الأخرى القضاء على الغرامات، مثل واحدة في سان رافاييل التي منعت غرامات الأطفال، لديهم زيادة بنسبة 126 بالمائة في طلبات التقديم للحصول على بطاقة الطفل في غضون الأشهر القليلة الأولى.
    Her bir çocuk bertaraf edilecek! Open Subtitles كل طفل يجب القضاء عليه
    Birisi onun kalıntılarını bertaraf ederek gerçeği saklamaya çalışmış. Open Subtitles شخص ما اخفى هذه الحقيقه عن طريق التخلص من رفاتها.
    Dinle, büyük köpekler öldüğünde onları bir şekilde bertaraf etmemiz gerekiyor. Open Subtitles إسمع عندما تموت الكلاب الكبيرة يفترض بنا التخلص منها
    Ben kafam içerde gireceğim dolayısıyla koridor kameraları yüzümü tanıyamaz hedefimi bertaraf edip çıkarım. Open Subtitles أنا أدخل مع رأسي كاميرات أسفل الممر حتى لا يمكن قراءة وجهي، و التخلص من هدفي، والخروج.
    Sıradan organik bileşenlersiniz ve artık verimli olmadığınız için bertaraf ediliyorsunuz. Open Subtitles لستم سوى مكونات عضوية ولم تعودوا فعّالين لذا يتم التخلص منكم ألا تصدقينني؟
    Düşmanın eline geçen bir kaynağın bertaraf edilmesi daha iyidir. Open Subtitles .... مصدر يسقط في أيدي العدو هو مصدر الأفضل التخلص منه...
    Burada atık bertaraf sorunları var. Open Subtitles لديك نفايات هنا يجب التخلص منها.
    Biliyorum,bertaraf ediciydi Open Subtitles أعلم أن جدولكم ممتلئ الآن
    Yanlış anlaşılmasın ama, benimkiler zorlanmadan onları bertaraf ederler. Open Subtitles جنرال "ترجستين" , مع كل الإحترام .... لفريق دفاعك رجالى يستطيعوا هزيمتهم بدون أى مشكلة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more