"beslemek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • لتغذية
        
    • لإطعام
        
    • لأطعام
        
    • لإطعامه
        
    • لتُطعم
        
    • قطعناها لنطعم
        
    • لاطعام
        
    Bu hediyeyi değerli yapan şey, dişinin yumurtalarını beslemek için kullanacağı proteinle dolu olması. TED ما يجعل هذه الهدية قيمة إلى هذا الحد هو أنها مملوءة بالبروتين الذي تستخدمه الأنثى لتغذية بيضها.
    Yavrularını beslemek için kan emiyor. TED تلدغُ للحصول على وجبة دم لتغذية ذريتها.
    Sargasso Denizi'nin 7.8 milyon kilometre karelik yüzer ormanı, inekleri beslemek için toplanıp götürülüyor. TED بحار سارجاسو البالغ عددهم ثلاثة ملايين كيلومتر مربع من الغابات العائمة يجري جمعها لتغذية الأبقار.
    Büyüyen ailelerini beslemek için bu devasa tundrada yakın zamanda bir şeyler bulmalılar. Open Subtitles عليهم العثور على شيءٍ بأقرب وقتٍ داخل هذه البرية الشاسعة لإطعام عائلتهم المتنامية
    İyiymiş. 30 yaşında bir adamı beslemek için iyi kafadasın yani. Open Subtitles جيّد، إذًا إنّك في مكانٍ جيّد لإطعام رجلٍ بالثلاثين من عمره.
    Çocuklara beslemek için bütün sahip olduğum pirinç ve fasulye. Open Subtitles و كل ما لدي هو رز و فاصوليا لأطعام الأطفال
    Onu beslemek için elimizden geleni yapacağız. Open Subtitles وسنفعل ما بوسعنا لإطعامه
    Kertenkeleni beslemek için hayvan dükkânından alınan tipten... Open Subtitles يقول أهم مِن النوع الذي تشتريه مِن متاجر الحيوانات الأليفة لتُطعم به سِحليتك
    Biraz meyve topladık Vincent'i beslemek için meyveleri doğradık. Open Subtitles جمعنا بعض الفاكهة... قطعناها لنطعم (فنسنت) و بعدها... هل أطعمتي الكلب؟
    Ailelerini beslemek için yeterli yiyeceğe sahip değillerdi ve bu ciddi bir kriz. TED ليس لديهم ما يكفيهم من الطعام لتغذية عائلاتهم، وهي أزمة حقيقية.
    Mesela şimdi, kullandığımız enerjinin dörtte üçünü technium'un kendisini beslemek için kullanıyoruz. TED على سبيل المثال حاليا، 3 أرباع الطاقة التي نستعملها هي في الواقع تستعمل لتغذية التكنيوم لذاته.
    Eşekarıları, kümeye baskın yapar ve yavrularını beslemek için henüz çıkmamış yavruları taşırlar. Open Subtitles لأن الـزنابـير تهاجم ذلك العنقود وتحمل الدعامـيص الغير كاملة النمو لتغذية صغـارها
    Bu çocuğun vücudunu beslemek için yemek veriyorum. Bu çocuğun bedenini korumak için giysi veriyorum. Open Subtitles أقدّم طعاماً لتغذية جسد هذا الطفل، وأقدّم الملبس لحماية جسم هذا الطفل
    Fakat bu tahılların büyük bir kısmı insanları beslemek için kullanılmıyordu. Open Subtitles لكن أغلب هذا الإنتاج لا يستعمل لتغذية البشر
    İki haftalık ay gecelerinde bile topluluğu beslemek için gerekli ürünleri reaktörden gelen enerji ve ışığı kullanarak büyütebiliriz. TED يمكن زراعة المحاصيل الضرورية لإطعام أفراد المجتمع حتى خلال ليلة القمر ذات الأسبوعين باستخدام الضوء والطاقة من المفاعل.
    Böylece, Amerika gibi bir ülke, market raflarında ve restoranlarında Amerikalı insanları beslemek için normalde olması gerekenden iki kat fazla gıdaya sahip. TED فدولة مثل أمريكا لديها كمية طعام على رفوف متاجرها وفي مطاعمها تبلغ ضعفيّ ما هو مطلوب بالفعل لإطعام الشعب الأمريكي.
    Anlaşılan Dojoyu beslemek için iyi bir zaman değil ha? Open Subtitles من المحتمل انه ليس وقت جيد لأطعام دوجو اي شيء ،هيه؟
    Güvercinleri beslemek için çok güzel bir yer. Open Subtitles مكان رائع لأطعام الحمام.
    Onu beslemek için elimizden geleni yapacağız. Open Subtitles وسنفعل ما بوسعنا لإطعامه
    Güvercinleri beslemek için mutlu olmalısın. Open Subtitles يجب ان تكون سعيد لتُطعم الطيور
    Biraz meyve topladık Vincent'i beslemek için meyveleri doğradık. Open Subtitles جمعنا بعض الفاكهة... قطعناها لنطعم (فنسنت) و بعدها... هل أطعمتي الكلب؟
    Bir gurme kahve, bir! Çocuklarımızı okullarda beslemek için bütün bir hafta harcadığımızdan daha fazla. TED قهوة ذواقة واحدة واحدة , أكثر .. نحن ننفق أكثر من ما ننفقه لاطعام أبنائنا لمدة أسبوع كامل في مدارسنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more