"beslenmiş" - Translation from Turkish to Arabic

    • التغذية
        
    • تغذية
        
    • تتغذى
        
    • غراس
        
    • تغذت
        
    İnsanlar aç ve az beslenmiş olduklarında selle birlikte yer değiştirmeye devam ederlerse bu, bazı hastalıklar için mükemmel bir ortam oluşturur. Open Subtitles عندما يجوع الناس ويعانون من سوء التغذية من جرّاء الفيضانات فإنه ما من شك أن هذا بمثابة بيئة مناسبة لبعض الأمراض المعدية
    Hitrov havaalanında kargo ekibinin bir günde yaptığı işi, kötü beslenmiş bir avuç Sierra Leonean yerlisi on dakikada yaptı. Open Subtitles ما يفعله طاقم الشحن فى مطار هيثرو فى يوم كامل فعله السيرالينيون السيئو التغذية فى عشر دقائق
    O zaman söyleyin, kedi neden az beslenmiş? Open Subtitles لذا، يُخبرُنا. التي القطّةُ سيئ التغذية جداً؟
    Aşırı derecede susuz kalmış, kötü beslenmiş... ve bildiğim bütün testleri şu anda yapıyorum. Open Subtitles كان يعاني من جفاف شديد وسوء تغذية.. أقوم بإجراء كل فحص يخطر ببالي
    Soğuk algınlığı kapmış ve yetersiz beslenmiş Open Subtitles لقد دخل البرد إلى جسده بالإضافة إلى انه ناقص تغذية
    Sayısız damla ve sızıntılarla beslenmiş bu yeraltı nehri kayaların en derin noktalarına kadar süzülmüş. Open Subtitles تتغذى بالعديد من القطرات و التقطير يحفر النهر تحت الأرض كهوف أعمق من الأمطار
    Affedersiniz, organik biftek ile otla beslenmiş hayvan bifteği arasındaki farkı biliyor musunuz? Open Subtitles اعذرني، هل تعلمُ الفرق بين (أرغانيك بيف) و(غراس فيد بيف).
    Ama şuraya bakın, bu ardarda gelen iki çember ağacın özellikle geçen kış iyi beslenmiş olduğunu işaret ediyor. Open Subtitles ولكن أنظري هنا : هناك نوعان من الحلقات العريضة على التوالي مما يوحي بأن الشتاء الماضي تغذت هذه الشجرة بشكل جيد جداً
    ne yani eksik beslenmiş ve kansız gibi mi? Open Subtitles ماذا ؟ مصابات بفقر الدم و سوء التغذية كلي
    Çok yorulmuş. Ayrıca eksik beslenmiş ve susuz kalmış. Open Subtitles الرجل مجهد ويعاني أيضاً من قلة التغذية والجفاف
    Çoğu zaman sokak çocukları gelir bir şekilde yetersiz beslenmiş veya bir tür sağlık sorunuyla ilişiği olurlar. Open Subtitles معظم الوقت يصلنا أولاد الشارع مصابون بنقص التغذية أو لديهم مشاكل صحية مرتبطة بذلك
    Ve burada iki çocuğun beyin taramasını görüyorsunuz - biri yeterince besin almış, diğeri, bakımsız ve çok derin bir şekilde yetersiz beslenmiş. TED وهنا ترون مسحاً لدماغ طفلين -- أحدهما حصل على التغذية الكافية، والآخر أُهمل وأصيب بسوء تغذية حاد.
    Obuanın yetersiz beslenmiş klarnet olduğunu söyledi. Open Subtitles لفد قال أن عازفوا "الأوبوا" يعانون من نقص في التغذية.
    Shelley ise yetersiz beslenmiş, susuz kalmış. Open Subtitles شيلي تعاني من سوء التغذية والجفاف
    Tamamen organik süreç, çayırda beslenmiş hayvanlar... Open Subtitles عملية عضوية تماماً , التغذية العُشبية...
    Susuz kalmış ve kötü beslenmiş... Open Subtitles كانت تعاني جفافا و سوء تغذية
    Wisconsin Yolcularından! Sütle beslenmiş, yine de çok ince. Open Subtitles (من (ويسكنسن ستاندي تتغذى على الحليب، ومع ذلك ممشوقة
    Gece Yaratıkları beslenmiş. Open Subtitles المخلوقات الليلية كانت تتغذى
    Affedersiniz, organik biftek ile otla beslenmiş hayvan bifteği arasındaki farkı biliyor musunuz? Open Subtitles اعذرني... هل تعلم الفرق بين (أورغانيك بيف) و (غراس فيد بيف)؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more