Onu besleyebilmek için mesai yaptım. | Open Subtitles | أضطررت أن أعمل لساعات أضافية فقط لأطعمها |
Onu besleyebilmek için mesai yaptım. | Open Subtitles | أضطررت أن أعمل لساعات أضافية فقط لأطعمها |
Biyolojik çeşitlilikle ilgili fikirler ürettiğimiz zaman, aslında daha fazla bolluk elde ederiz ve insanları besleyebilmek için de önemli olan budur. | TED | عندما نقوم بأشياء تحفز التنوع البيولوجي، فإننا نحصل على المزيد من الوفرة، وهذا مهم جدا لكي نتمكن من إطعام المزيد من الناس. |
İnsanlar bazen hayatta kalabilmek, çocuklarını besleyebilmek ya da yakındaki köyü ele geçirebilmek için yeni fikirler çıkardılar. | TED | أحياناً يخترع الناس أشياءً بسبب أنهم يريدون البقاء أحياءً أو إطعام أطفالهم أو غزو القرية المجاورة. |
Çocuklarımızı, annelerimizi ve kız kardeşlerimizi besleyebilmek için. | Open Subtitles | من أجل إطعام أطفالنا و أمهاتنا و شقيقاتنا |