Şu Bileğindeki kesil. Bıçakla mı oldu demiştin? | Open Subtitles | الآن ، هذا الجرح فى رسغك لقد قلت أنك جرحت نفسك بسكين |
Bileğindeki bir şeyi ancak sen kaybedebilirsin zaten. | Open Subtitles | كيف يمكن أن تفقد شيئاً مربوط بإحكام على رسغك. |
Bileğindeki hedefi tutturmak için. Ölmeyi dilemiş herkes için. | TED | لنقطة الهدف الموجودة على معصمك لأي شخص أراد أن يموت. |
Bileğindeki silahla uçağa binmesi için onları etmesi yeterince zor oldu. | Open Subtitles | استطاع ان يقنعهم ليدعوه ان يحمل مسدس على كاحله بشكل صعب جدا |
Belli ki hayır, çünkü sol Bileğindeki ufak çürüğü kaçırmışsın. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّك لا تعرف، لأنّك فوّت رضّة صغيرة على كاحلها الأيسر. |
Essex, bu telefonunun Bileğindeki izleme cihazıyla aynı sinyali yayması için ayarlamış. | Open Subtitles | لإستقبال نفس الإشارة كما في مراقب الكاحل |
Bileğindeki dövme Makau seks ticaretini gösteriyor. | Open Subtitles | الوشم على معصمكِ هو لـ "ماكاو" لتجارة الجنس |
Bileğindeki bandın birazını alırsak ve ağzına yapıştırırsak, bence sorunu çözmüş oluruz. | Open Subtitles | لو اخذنا بعض من ذلك الشريط حول معصمها و وضعناه فوق فمها اعتقد ان هذا سيحل المشكلة |
Bileğindeki sefalik damarı kesmekten bahsediyorsun. | Open Subtitles | حسناً, أنتِ تتحدثين عن قطع رسغك حسناً, الوريد الرأسي, أنتِ جرّاحة |
Bileğindeki yaraları fark ettim bu sabah. | Open Subtitles | لقد لاحظت الندبة التي على رسغك هذا الصباح، |
Bileğindeki şahin. Ve saçlarındaki rüzgar. | Open Subtitles | صقور على رسغك والرياح تداعب شعرك |
Bileğindeki ve ağacın üzerindeki sembolün anlamı ne? | Open Subtitles | ما الذي يعني؟ الرمز على معصمك الذي حفرته على الطريق |
Bu oyun kurucu çip. Bunu yalnızca Bileğindeki o şeye yerleştir. | Open Subtitles | انها رقاقة الظهير الربعي، فقط ضعها على معصمك |
Bileğindeki elektromanyetik yanık. | Open Subtitles | هذه هي الكهرومغناطيسية التي حرقت معصمك |
Bileğindeki garip iz haricinde başka saldırı izi bulamadık. | Open Subtitles | بجانب العلامة الغريبة على كاحله لا توجد أي علامات لصدمة |
Kayıp olduğunu bu sabah 6:00'da fark etmişler Bileğindeki izleme cihazını çalıştırmışlar bu şekilde bulup, saat 8:00'de bize haber vermişler. | Open Subtitles | أدركوا بأنه مفقود حوالي الساعة السادسة من صباح هذا اليوم فقاموا بتفعيل جهاز الرصد الالكتروني الموجود حول كاحله , و بعدما وجدوه اتصلوا بنا عند الساعة الثامنة |
Tabii bir de Bileğindeki detektör balkona yaklaşmasını engelliyordu. | Open Subtitles | سياسة عدم التدخين و حقيقة أن الجهاز الذي على كاحلها |
Napolyon annesine vermişti, kadının Bileğindeki bir tümör alındıktan sonra. | Open Subtitles | قدمها "نابوليون" إلى والدته بعد أن أزيل الورم من كاحلها. |
Essex, bu telefonunun Bileğindeki izleme cihazıyla aynı sinyali yayması için ayarlamış. | Open Subtitles | لإستقبال نفس الإشارة كما في مراقب الكاحل |
Bileğindeki dövme, Makau seks ticaretinden. | Open Subtitles | الوشم على معصمكِ هو لـ "ماكاو" لتجارة الجنس |
Cesedin üzerinde çanta ya da cep telefonu yok ama hırsızlığa uğradıysa hırsız sağ Bileğindeki elmas tenis bileziğini gözden kaçırmış. | Open Subtitles | ليس هناك حقيبة أو هاتف محمول على الجثة لكن لو كانت قد سُرقت، فإنّ السارق قد فوّت ذلك السوار الألماسي على معصمها الأيسر. |
Yüzde yüz. Bileğindeki alet bir saat önce iptal oldu. | Open Subtitles | مائة بالمئة ، تم تعطيل جهاز المراقبة المقيد في كاحلكِ قبل ساعة |
Kurbanın bileği Epps'in Bileğindeki sakatlıkla örtüşmesi için yapılmış. | Open Subtitles | معصم الضحية كسر ليشبه إصابة إيبز ضربة على الرأس أفقدته الوعي |
Çünkü ne zaman biri yemekten bahsetse Bileğindeki o lastiği çekiştirmeye başlıyor. | Open Subtitles | لأنه كلما ذكر أحدهم الأمر, يبدأ بنهش تلك الربطة المطاطية حول معصمه |
Yakalandıktan sonra, Bileğindeki cihaz buraya getirilmişti. Üzerinde siz çalışmıştınız. | Open Subtitles | بعد أن تم القبض عليها , جهاز المعصم تم جلبه إلى هنا , وأنت عملت عليه |
Onu sağ Bileğindeki alçıdan çıkardım, | Open Subtitles | لقد حصلت عليه من الجبيره الموجوده على رسغها الأيمن |