"bile yok" - Translation from Turkish to Arabic

    • ولا حتى
        
    • حتى لا
        
    • ليس حتى
        
    • لا يوجد حتى
        
    • ليس لديك
        
    • ليس لدي حتى
        
    • لا توجد
        
    • لا تملك
        
    • ليس لديه
        
    • لا حتى
        
    • لا أملك
        
    • ولا حتّى
        
    • حتى ليس
        
    • ليست حتى
        
    • ناهيك
        
    Ama bırak bir bardak bira içmeyi, bir sentim bile yok. Open Subtitles ولكننى لا أملك شيئاً ولا حتى ما يكفى لشراء كأس بيره
    sadece oturup geçmişi hatırlamak bile yok ya da geleceği planlamak. TED ولا حتى الركون إلى ذكريات الماضي أو التخطيط للمستقبل.
    Kaderimin daha iyi olacağına umut edecek cesaretim bile yok. Open Subtitles أنا حتى لا أجرؤ على تمني أن قدري يتغير للأحسن
    Olaylar arasında zaman oranı bağlantısı bile yok. Open Subtitles ليس حتى في الفاصل الزمني المحدد بين الحوادث
    Eve koşarak gitmek zorundayız. Bacak kaslarımı esnetecek vaktim bile yok. Open Subtitles سنضطر للركض، لا يوجد حتى وقت لأمدد عضلات فخذي الرباعية الرؤوس
    Bir aileyi geçindirmenin ne olduğu konusunda fikrin bile yok! Open Subtitles . ليس لديك فكرة عن ضرورة منح عائلتك ما تحتاجة
    Ve işte, 32 derece sıcakta ben kanserim ve şu hale bak gidebileceğimiz bir evimiz bile yok. Open Subtitles ها نحن ذا، درجة الحرارة بلغت التسعين أنا مصابة بالسرطان، وفوق كل هذا ليس لدي حتى منزل للذهاب إليه
    Sana zaman kazandırayım. Medikal öykümde tek bir çizik bile yok. Open Subtitles دعني أوفّر لكَ بعض الوقت لا توجد شائبة واحدة بسجلي الطبيّ
    Gidecek hiçbir yeri olmayan genç bir bayan gördüm, eğitimi yok, eğlencesi yok, yaşayacak bir yeri bile yok. TED رأيت امرأة شابة ليس لديها طريقة أو وسيلة لتذهب إلى أي مكان، بلا تعليم ولا تسلية ولا حتى مكان تعيش فيه.
    Öyle ki bir yüzü veya geleneksel bir diyoloğu bile yok. TED فهو لا يملك وجها ولا حتى حوارا تقليدياً.
    Bu işleri biraz karıştıracak. Evet. Pencere bile yok. Open Subtitles هذا سيعقد الأمور بعض الشيء ولا حتى نافذة
    Hayır bayım, bana inanın, salgın hastalık yok, hastalık bile yok. Open Subtitles كلا صدقني يا سيدي لا يوجد وباء ولا حتى مرض
    Çocuğu dağıttınız. Ona karşı bir davanız bile yok. Open Subtitles لقد دمرت ذلك الشاب، أنت حتى لا تملك دليل إدانة واحد ضده
    Benim hurdam bile yok. Seninkine bile imreniyorum. Open Subtitles لا تقلق من ذلك أنا حتى لا أملك قطعة قمامة كل ما املكه هو ان احسدها
    Bundan sonra en ufak bir yalan bile yok. Kendine bile çok kötü şekilde yalan söylüyorsun. Open Subtitles ليس حتى كذبات صغيره هنا وهناك أنت تكذب على نفسك على مستوى عميق جداً
    İnşa ettikleri günden beri, gece gündüz açık. Ön kapının kilidi bile yok. Open Subtitles مفتوحة ليلاً ونهاراً منذ أن بنوها لا يوجد حتى قفل على الباب الأمامي
    Ne düşündüğüm hakkında en ufak bir fikrin bile yok. Open Subtitles ‫تباً لك، ليس ‫لديك أدنى فكرة عمّا أفكر فيه ‫
    Bu koca lanet dünyada yatacak bir yerim bile yok! Open Subtitles ليس لدي حتى غرفة لأنام بها بهذا العالم الكبير
    Ve o şehirde, onu anlatan bir plaket, adına bir tabela ya da ona ait, Bir heykel bile yok. Open Subtitles و لا توجد له لوحة أو تمثال أو أى أثر فى هذة المدينة
    Benim varlığımdan haberi bile yok ama biz resmi olarak kuzeniz. TED هي لا تملك ادنى فكرة عني ، لكننا بصورة رسمية اقرباء
    Hayır, bir fikri bile yok. Beni akşam yemeğine davet etti. Open Subtitles لا، ليس لديه أدنى فكرة طلبني أن اتناول معه العشاء الليلة
    Resimde sadece o var, başkan bile yok. TED إنها هي فقط في الصورة، و لا حتى الرئيس معها.
    Çizik bile yok. Doktorlar emin olmak istedi. Open Subtitles ولا حتّى خدش يريد الأطباء الإطمئنان فحسب
    İnsanların hayatı ve şöhreti tehlikede. Senin elinde bir haber bile yok. Open Subtitles حياة الناس و سمعتهم على المحك و انت حتى ليس لديك قصة
    Sanırım "Sheila'nın kedileri" seçeneklerde bile yok. Open Subtitles فهمت ,إذن حيوانات شيلا الأليفة ليست حتى على ورقة التصويت
    o günlerde bunun tedavisi yoktu. Çok hızlı bulaştığını söylemeye gerek bile yok. Open Subtitles والذي كان مرضاً غير قابل للشفاء في تلك الأيام ناهيك عن كونه معدياً

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more