İyi sevmek ve iyi çalışmak için, bilgeliğe ihtiyacınız vardır. | TED | ولكي تحب بإخلاص .. وتعمل بإخلاص فانت تحتاج الحكمة |
Keder, küçük düşme, kayıp: Bunlar, bilgeliğe çıkan caddelerdir, Proust için. | TED | ألم، إهانة و خسارة: تلك كانت سبل الحكمة بالنّسبة لبروست. |
İstemeden de olsa, kurallara ve ödüllendirmeye başvurarak bilgeliğe karşı savaş açıyoruz. | TED | ودون أن نقصد ذلك، عن طريق الاحتكام إلى القواعد والحوافز، فنحن نعلن الحرب على الحكمة. |
Ayrıca beni destekliyorlar. Tecrübeye ve bilgeliğe ihtiyaç duyan birisine geldiler. | Open Subtitles | ـ وإنهم يدعموني ـ سوف تعيّ الحاجة لشخص يملك حكمة الخبرة |
Eskiler bizim uzun zamandır sahip olmadığımız bilgeliğe sahiptiler. | Open Subtitles | القدمات حازوا علي حكمة وصلت لنا علي مسار طويل |
Kurallar ve teşvikler bilgeliğe eşdeğer değillerdir. | TED | ان القوانين والحوافز ليست بديلاً للحكمة |
Ancak duyulara tam anlamıyla hakim olarak... bilgeliğe, gerçeğe... ve insanlık onuruna ulaşılabilir. | Open Subtitles | فقط من خلال السيطرة التامه على الحواس يمكنك ان تصل الى الحكمة والصدق والنبل الانساني |
Benim düşünceme göre tarih öğrenmek bilgeliğe giden anahtardır. | Open Subtitles | لطالما أعتقدت أن دراسة التاريخ هي مفتاح الحكمة |
"Kapımızı bu yeni aileye açacak bilgeliğe sahip olduğumuzda... | Open Subtitles | هل لنا ما يكفي من الحكمة لنفتح أبوابنا لهذه العائلة الجديدة ؟ |
Öyle mi? Bu bilgeliğe nereden ulaştın? | Open Subtitles | ومن اين اتيتي بهذه الحكمة او المقولة الصغيرة؟ |
"Herkesin atası" diye anılan birinden, iki çocuğu yetiştirecek bilgeliğe sahip olması beklenir, öyle değil mi? | Open Subtitles | أتعتقد بأن شخص معروف مثل بقية الآباء ينبغي أن يملك الحكمة كي يربي ولدان. |
Böylesi bir bilgeliğe ulaşmak benim asırlarımı aldı. | Open Subtitles | مثل هذه الحكمة أخذت مني أعمار كي أتعلمها. |
Ama büyük sorun şu ki, bu değişiklikleri büyük sosyal ve ekonomik aksamaya sebep olmayacak bir şekilde hayata geçirmek için de bilgeliğe sahip olmalıyız. | Open Subtitles | ولكن المشكلة الكبرى هي, سنحتاج أيضا الى الحكمة لنكون قادرين على تنفيذ تلك التغييرات |
Ama biz aynı yaştayız. Eşit oranda bilgeliğe sahibiz. | Open Subtitles | لكنّنا في السنّ نفسه و لدينا مستوىً متكافئٌ مِن الحكمة |
Bu evrensel kanunun tek bir istisnası var, o da yukarı doğru ilerlemeye devam edebilen insan ruhu -- bizleri bütünlüğe, gerçekliğe ve bilgeliğe götüren bir merdiven. | TED | ولكن هناك استثناء واحد للقانون العام ذاك وهو الروح البشرية والتي يمكنها الاستمرار بالصعود والتطور - الارتقاء على الدرج - لكي نصل الى الكمال والاصالة و الحكمة |
Gerçek bilgeliğe sahip bir şey varsa o da kalabalıklardır. | Open Subtitles | حسنا، إن كان هناك أيّ شيء له حكمة حقّاً فهو الغباء |
Gençliğin getirdiği enerji ve yaşlılığın getirdiği bilgeliğe sahip. | Open Subtitles | لديه طاقة الشباب و حكمة العصور |
Yaşının çok ötesinde bir bilgeliğe sahip. | Open Subtitles | وأنها تحمل حكمة لما هو أبعد من سنواتها. |
Büyük bir bilgeliğe sahip. | Open Subtitles | هو رجلٌ صاحب حكمة |
Tabii ki gözlemleyecek bilgeliğe sahip biri için. | Open Subtitles | إذا كان لديكَ حكمة الملاحظة |
Mükemmel bir bilgeliğe sahipsin, Anakin. | Open Subtitles | تملك حكمة رائعة (اناكن) |
Bilgi ile şişirilmiş, ama bilgeliğe aç bir toplumda yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش في مجتمع مشبع بالمعلومات ولكنه فقير للحكمة |