bilgisayar başında çok vakit geçirmesinde sorun yok ama tabii derslerinde başarılı olduğu müddetçe. | Open Subtitles | يمكنه أن يمضي الكثير من الوقت على الحاسوب لكن الأمور في المدرسة تسير على مايرام حتى الآن |
Millet. Panzer şu an bilgisayar başında. | Open Subtitles | يا رفاق ، يا رفاق ، أن بنذر على الحاسوب الآن |
Her neyse, işte bu yüzden son zamanlarda vaktimi bilgisayar başında geçiriyorum. | Open Subtitles | على أي حال, أصبحت أقضي وقت كبير على الكمبيوتر مؤخراً |
"Dışarı çık", bilgisayar başında çok vakit harcayan yalnız çocuklar için. | Open Subtitles | "نأخذها للخارج" هو للأطفال الوحيدين الذين يقضون وقتاً طويلاً على الكمبيوتر |
İyi haber şu ki; yarın bilgisayar başında olmayacaksın. | Open Subtitles | النبأ السارّ أنّكِ لن تطالعي ذلك الحاسوب غداً |
İyi haber şu ki; yarın bilgisayar başında olmayacaksın. | Open Subtitles | النبأ السارّ أنّكِ لن تطالعي ذلك الحاسوب غداً |
Sürekli aynı şeyi yapmamaya çalışmak ya da bütün gün bilgisayar başında durmamaya çalışmak. | TED | وحاول بألا تعلق نفسك بفعل نفس الشيء مراراً.. أو بأن تعلق وراء جهاز الحاسب طول اليوم |
- bilgisayar başında. - Durdurmamız gerek. | Open Subtitles | ـ أنه يعمل على الحاسوب ـ يجب علينا إيقاف هذا |
Bütün sabahı bilgisayar başında geçirmiştim. | Open Subtitles | لقد قضيت الصباح كله على الحاسوب |
Seni daha önce bilgisayar başında görmemiştim. | Open Subtitles | لم أراك تعمل على الحاسوب من قبل |
Astımı vardı. Bunu bilgisayar başında geçirdiği onca zamana bağlıyorum. | Open Subtitles | بسبب الوقت الذي يقضيه على الحاسوب . |
Tüm gün, günde en az 15 saat bilgisayar başında. | Open Subtitles | ثم ينام. طوال اليوم 15 ساعة على الأقل على الكمبيوتر يوميا. |
Günlerimi, gecelerimi bilgisayar başında geçirdim. | Open Subtitles | أمضيت أياماً بلياليها على الكمبيوتر |
Sense burada bilgisayar başında oturmuş dalganı geçiyorsun. | Open Subtitles | وانت هنا جالس على الكمبيوتر |
Kyle şu anda bir bilgisayar başında okuldaki en fakir çocuğu araştırmıyor mu sanıyorsun! | Open Subtitles | ألا تظن أن (كايل) على الكمبيوتر في هذا الوقت يبحث عن أفقر طفل في المدرسة؟ |
Ve bu dağınık fikirler ofisteki insanlara olan, bildiklerimle alakalıydı. çalışma yerinde olanlarla -- iş yapan, bunu da iş oturmasıyla yapan, bir çoğunun bütün gün boyunca bilgisayar başında oturduğu insanlar. | TED | وتلك الافكار الفضفاضة احتوت على شيء ما يتعلق بما عرفته عن ما يحصل مع الناس في المكتب في مكان العمل, الاشخاص الذين عملوا, واستخدموا المقاعد, قسم عظيم منهم يجلسون مقابل جهاز الحاسب طوال اليوم. |