"bilgisayardaki" - Translation from Turkish to Arabic

    • الحاسوب
        
    • الكمبيوتر
        
    • جهازها المحمول
        
    Onda da 5. sayfa eksik, o yüzden bilgisayardaki dosyaları kontrol ettim. Open Subtitles والصفحة الخامسة فيه مفقودة أيضاً لذا تفقدت مستندات القضية في نظام الحاسوب
    Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için Silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi. TED لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب.
    Hatta bu bilgisayardaki hastayla ilgili bir terim bile ürettim. TED فقد قمت حقيقة بصياغة اسم لهذا الكيان في الحاسوب.
    Nasıl oldu da Zoe ona bilgisayardaki programa giriş şifresini vermedi. Open Subtitles كيف زوي لم تعط لها الوصول إلى حساب الكمبيوتر إلى البرنامجِ
    Modulo 2'ye ek olarak bilgisayardaki eşlik testi gibi. TED هذا يمثل جمع باقي القسمة على 2, تماما مثل البت التكافؤ للتثبت المستعمل في جهاز الكمبيوتر.
    bilgisayardaki mailleri iki hafta önce fark ettim. Dünyam başıma yıkılmıştı. Open Subtitles وجدتُ الرسائل الإلكترونيّة على جهازها المحمول قبل إسبوعين ، عالمي بأسره قد إنهار
    Tüm bu işlemler kelimenin tam anlamıyla bilgisayardaki "1"ler ve "0"ların değişimiyle yapılıyor. TED كل هذه التفاعلات حرفيًا تغير فقط الأحادي و الأصفار على أجهزة الحاسوب.
    Artık bilgisayardaki çizimlerden tamamen yeni proteinler tasarlayabiliyoruz. TED نستطيع الآن تصميم بروتينات جديدة بالكامل على الحاسوب من خلال مسحة.
    ATM'lerden ve kredi kartlarından para çekip, izini kaybettirmek için bilgisayardaki yeteneğini kullandı. Open Subtitles لذا إستعملت مهاراتها في الحاسوب للدخول على حسابات بطاقات إئتمانية وإختفت
    Şimdi oraya git, bilgisayardaki işlerini hallet ve ayakkabıları düşün. Open Subtitles اذهبِ هناك فحسب وقومي بأعمالكِ على الحاسوب وفكرِ بالأحذية
    bilgisayardaki verici farklı biçimlerde şifrelenmiş. Open Subtitles جهاز الإرسال في الحاسوب مشفرٌ على عدة مراحل
    Şu bilgisayardaki tüm geliştirmelerle kâinata hükmederiz. Open Subtitles وكل مالديه من معلومات على هذا الحاسوب سيحول الأرض إلى صحراء
    Ona göre, senin özel dil yeteneklerin sayesinde bu bilgisayardaki şifreli postaları çözebilecekmişiz. Open Subtitles يظنُّ أن قدرتك الخاصة في اللغات ستمكننا من تحليل رموز الرسائل الإلكترونية الموجودة في هذا الحاسوب
    En önemlisi, bir elektrik kesintisi ihtimaline karşı bilgisayardaki tüm hasta dosyalarının çıktılarını almamız gerek. Open Subtitles الأهم، أننا سنحتاج لطباعة نسخ ورقية لجميع بيانات المرضى من الحاسوب تحسبا لانقطاع الكهرباء.
    Bu bilgisayardaki verileri kurtarmam lazım. Open Subtitles أنا بحاجة لاسترداد الملفات من هذا الحاسوب.
    Ve bulduğumuz şey gerçekten şaşırtıcıydı, çünkü kaba kelimeleri alan insanlar önlerinde duran bilgisayardaki bilgiyi kaçırma konusunda beş kat daha olasılıklıydı. TED وما وجدناه كان مذهلًا، لأن من حصلوا على الكلمات الوقحة كانوا أكثر عرضة بخمس مرات لتفويت المعلومات أمامهم مباشرة على شاشة الكمبيوتر.
    Ortalama bir insan, günde 74 kez e-posta kontrolü yapıyor ve günde 566 kez bilgisayardaki görevlerini değiştiriyor. TED معدل اطلاع الإنسان على إيميله هو 74 مرة في اليوم ويتنقّل في مهامه على الكمبيوتر 566 مرة في اليوم.
    Eğer bilgisayardaki konuşma tanımlama sistemi dediklerinizi tanımlayabilirse onu ekrana yansıtıyor. TED إذا كان جهاز الكمبيوتر نظام التعرف على الكلام قادر على التعرف على ما تريد أن تقوله ، ثم يتهجاه خارجا.
    - bilgisayardaki verileri derlemem için bana zaman tanı. Open Subtitles إمنحني بعض الوقت لأبحث عن البيانات على الكمبيوتر
    bilgisayardaki not kağıdında yazan numaraları biliyorum galiba. - Bununla ne bulacağız? Open Subtitles أظن أني اعرف الرقم الملصق على شـاشـة الكمبيوتر ما غرضه ؟
    Komuta, o bilgisayardaki bilgilerin yüksek öncelikli olduğunu düşünüyor. Open Subtitles إلى قادة الفرق ، الحصول على المعلومات من أجهزة الكمبيوتر .. له الأولوية القصوى
    bilgisayardaki mailleri iki hafta önce fark ettim. Dünyam başıma yıkılmıştı. Open Subtitles وجدتُ الرسائل الإلكترونيّة على جهازها المحمول قبل إسبوعين ، عالمي بأسره قد إنهار

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more