bilinen tek fotoğrafı bu bu da Sudan'da bir İHA tarafından çekildi.. | Open Subtitles | تلك الصورة الوحيدة المعروفة له أخذت بواسطة طائرة بدون طيار فى السودان |
Özellikle kurulmuş botanik bahçelerinin yanı sıra bu alandaki bilinen tek örneği | Open Subtitles | العينة الوحيدة المعروفة في هذه المنظقة خارج الحديقة النباتية المتخصصة أُعطيت |
O dönemde evrende bilinen tek galaksi buydu. | Open Subtitles | وكانت وقتها المجرة الوحيدة المعروفة في الكون |
Nesli muhtemelen tükenmiş, çünkü onun yaşadığı bilinen tek mağara sistemi, yakına kurulan bir baraj yüzünden yıkılmış. | TED | ربما انقرضت لأنها من نظام الكهف الوحيد المعروف والذي تم تدميره عندما تم بناء سد بالقرب منه. |
Günümüzde paleolitik duvar resimlerinde var olduğu bilinen, tek panter çizimini görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم أن تروا رسمة النمر الوحيد المعروف في جدار العصر الحجري حتى الآن |
Dünyamız, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegendir. | Open Subtitles | الأرض هي الكوكب المعروف الوحيد الصالح لاحتضان الحياة. |
Fakat bilinen tek teşebbüsü, hayal kırıcı bir başarısızlığa dönüştü. | Open Subtitles | ولكن محاولته الوحيدة المعروفة بالفشل المعادي |
Devriye ekibi Woodley'in annesini bulmuş. bilinen tek akrabası bu kadın. | Open Subtitles | الدورية لمحت والدة وودلي إنها القريبة الوحيدة المعروفة |
Anonim olarak internete sürmüş, afetten beri içerinin bilinen tek görüntüsü bu. | Open Subtitles | نُشرت بشكل مجهول على الأنترنت إنها النظرة الوحيدة المعروفة للداخل منذ يوم الكارثة |
Biraz ötede ise, bilinen tek etobur bromeliad bitkisinin üzerine yumurtalarını bırakmakta olan bir kurbağa ile yüzleştik. | Open Subtitles | على مقربة، رأينا ضفدعة تضع بيوضها في نبتة، نبتة الـ"بروميلياد"، آكلة اللحوم الوحيدة المعروفة علميّاً. |
Elmer Uggins,göl canavarının bilinen tek fotoğrafını çekebilen kişi oymuş. | Open Subtitles | مع (إلمر أجينز)، الشخصالذيالتقط.. الصورة الوحيدة المعروفة لوحش البحيرة .. |
Conner'ın bilinen tek bağlantısı Kita'ydı. | Open Subtitles | كان (كيتا) جهة إتصال (كونر) الوحيدة المعروفة. |
bilinen tek akrabası evlatlık kızı, Lilly Jenkins. | Open Subtitles | قريبته الوحيدة المعروفة إبنته المتبناه (ليلي جينكنز) |
Ben Cennetin Perdesi'nin yaşayan bilinen tek hayatta kalmış üyesiyim. | Open Subtitles | أنا هي.. الناجية الوحيدة المعروفة في حادثة (هافينز فايل) |
En iyisi, elindeki o paha biçilemez kitabın bilinen tek kopyasını tercihen cipslerden ve Safeway marka avokado sosundan uzağa bırak. | Open Subtitles | والآن لم لا تضع النسخة الوحيدة المعروفة من هذا الكتاب الذي لا يُقدر بثمن بعيداً عن رقائق البطاطس وطبق الـ"غواكامولي" من نوع "سيفواي". |
Bu galaksimizde bilinen tek çiftli atarca sistemi. | Open Subtitles | هذا هو النبّاض المزدوج الوحيد المعروف في مجرّتنا |
Titan gerçekten katı bir atmosfere sahip olduğu bilinen tek uydudur. | Open Subtitles | تيتان هو القمر الوحيد المعروف لدينا والذي له غلاف كثيف |
Hareketin bilinen tek yüzüydüm. | TED | لكني كنت الشخص الوحيد المعروف للحركة. |
Böylece, Dünya yakında tüm evrende yaklaşan asteroitleri başka yöne çevirdiği bilinen tek obje olacak. | TED | وقريبًا، سيصير كوكب الأرض هو الجُرم الوحيد المعروف في الكون الذي يصرف الكويكبات الدانية منه جانبًا عوضًا عن انجذابها إليه. |
Sülfürik asitte yaşadığı bilinen tek organizmadır. | Open Subtitles | لأنها الكائن الحيّ الوحيد المعروف الذي يعيش في حمض "الكبريتيك" |
"Siennese Master" diye bilinen ressamın bilinen tek çalışması. | Open Subtitles | "و هي العمل الوحيد المعروف لرسام يدعى "سيّد سيينيس |
Boğa yılanı tarafından öldürülmüş bilinen tek file ait. | Open Subtitles | {\pos(192,200)} إنّه ناب الفيل المعروف الوحيد الذي قُتل بواسطة أصلة عاصرة. |