Trendeki torbaların nerelere gideceklerini biliyorlarmış. | Open Subtitles | عـذراً، في الداخـل؟ أنهم يعرفون كل شحنة على متن ذلك القطار |
Sydney, görev iptal! Geleceğimizi biliyorlarmış! Sizi arıyorlardır! | Open Subtitles | سيدنى,أحترسى,انهم يعرفون أننا هنا سألقاك فى المقدمه |
Bu şebekler bütün bu zamanda bizim suçumuzu biliyorlarmış . | Open Subtitles | هؤلاء الأوغاد كانوا يعرفون أمرنا منذ وقت طويل |
Ve kaçmasına yardım eden adamlar da GPS cihazının nerede olduğunu biliyorlarmış. | Open Subtitles | وأن الرجال الذين ساعدوه على الهرب عرفوا مكان متعقب جهاز تحديد المواقع |
Onun partide olduğunu biliyorlarmış. Nasıl bilebilirler? | Open Subtitles | لقد عرفوا بأنّه كان في الحفلة كيف يعرفون؟ |
Her adamımıza karşılık bir adam. Nereye konuşlanacağımızı çok iyi biliyorlarmış. | Open Subtitles | أربع وحدات، في كل موقع لقد علموا بالضبط أين تمركزنا |
Lee'lere sor bakalım oğullarının terörist aktiviteleri hakkında ne biliyorlarmış. | Open Subtitles | اسأل أولئك الثملون إن كانوا يعرفون شيئاً عن نشاط ابنهم الإرهابي |
Bizim geleceğimizi biliyorlarmış gibi temizlemişler. | Open Subtitles | لقد أخلوا المكان كما أنهم يعرفون أننا قادمون |
Polisin dediğine göre kimin yaptığını zaten biliyorlarmış. | Open Subtitles | إلا إنه حسب ما ذكرته الشرطة يعرفون من ارتكب الجريمة |
Burayı inşa ettiklerinde, şimdikilerin aksine, ne yaptıklarını biliyorlarmış. | Open Subtitles | عندما بنوا هذا المبنى كانوا يعرفون ما يفعلون ليس مثل هذه الأيام |
Burayı kim havaya uçurmuşsa ne yaptıklarını tam olarak biliyorlarmış. | Open Subtitles | مهما يكن من فجر هذا المكان كانوا يعرفون تماماً ما الذي يقومون به |
Katilin kim olduğunu biliyorlarmış onu bulmak için parmaklarını bile kıpırdatmamışlar. | Open Subtitles | كانوا يعرفون من القاتل، ولكنّهم لم يُكلفوا أنفسهم عناء إيجاده. |
Onun yaptığını biliyorlarmış ama hiç delil yokmuş. | Open Subtitles | ،كانوا يعرفون أنه فعل ذلك لكــن لم يكن هناك أي دليل |
Her zaman, bize söylediklerinden fazlasını biliyorlarmış gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدو دائمًا أنهم يعرفون شيئًا أكثر مما يخبرونا به |
Mısırlılara bak, ölümü nasıl ışıl ışıl yapacaklarını biliyorlarmış. | Open Subtitles | ،أنظري للمصريين يعرفون كيف يجعلونه مشعاً |
Kameraları devre dışı bırakmayı biliyorlarmış. - 29 saniyede girip çıkmışlar. | Open Subtitles | عرفوا كيف يفصلوا الكاميرات، دخلوا و خرجوا في 93 ثانية. |
Evet, biliyorlarmış. Ve bunun ne işe yaradığına asla inanamayacaksın. | Open Subtitles | نعم، عرفوا و لن تصدّق أبداً ما الذي يفعله |
İki arkadaş bunun yolun sonu olduğunu, biliyorlarmış gibi birbirlerinin gözlerinin içine baktı, ama ayrıca birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini biliyorlardı, hatta ve hatta birisi yüksek sesle söylemese de, ikisi de şunu düşünüyordu... | Open Subtitles | كأفضل الصديقين حدّقت بعضهم البعض في العيون، عرفوا بأنّ هذا قد يكونون نهاية الطريق الطويل، |
Arkalarında iz bırakmamayı da biliyorlarmış. | Open Subtitles | و علموا أن لا يتركوا أي شيء خلفهم. |
- Tanrı aşkına, elimizde olduğunu nereden biliyorlarmış? | Open Subtitles | بحق المسيح ، كيف علموا أنه بحوزتنا؟ |
Aspen polisi, Canada atlıları, ve İsviçre Alplerinin özel kuvvetleriyle bağlantı kurun, bakalım ne biliyorlarmış | Open Subtitles | الاتصال بالشرطة آسبن، وموونتيس الكندي، ويسلر في جبال الألب السويسرية القوات الخاصة. ترى ما يعرفونه. |
Demek ki içeride polis olduğunu biliyorlarmış. | Open Subtitles | هذا يعني كانوا يعلمون أن شرطياً في الداخل |
Ne yaptıklarını biliyorlarmış. | Open Subtitles | أي كان من قام بهذا , إنهم يعلمون مايفعلون لدي حسابات بنكية , إيصالات , وبطاقات أأتمانية |