birşeye baktığımızda onun gerçek olup olmadiğını nasıl bilebiliriz? | TED | كيف نعرف, عندما ننظر لشيء ما, إذا ما كان حقيقي ام لا؟ |
Tamam. Şimdi birşeye varacağım, Üzerinde çalıştığım en yeni şey. | TED | انا فعلياً اخطط لشيء ما الشيء الأحدث الذي اعمل عليه , ليس هذا |
Afedersiniz, sayın yargıç. Mahkemenin dikkatini birşeye çekmek istiyorum. | Open Subtitles | عذراً ايتها القاضية ، أريد ان الفت انتباه المحكمة لشيء |
Bugüne kadar dünyanın en uzak köşesinde bile keşfedilmiş hiçbir toplum yoktur ki, sanat olarak değerlendireceğimiz birşeye sahip olmasın. | TED | أبداً لم يُكتشف مجتمع ما فى أبعد مكان على وجه الأرض لم يكن به شئ ما الذي يمكننا اعتباره الفن. |
birşeye ihtiyacınız olursa zili çalın. | Open Subtitles | حسناً , إذا إحتجتم أى شى إطرق الجرس لى فقط |
Ön camı kırmak için sivri uçlu birşeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسناً، أحتاج شيئاً ذو رأس حادّ لكسر الزّجاج الأماميّ. |
Bugün zorlu iklim müzakerelerinin yeni turlarına girerken uyguladığımızdan çok daha farklı, dahil edici bir diplomasi süreci gerekecek. Seferberlik anlamında çok daha kapsamlı birşeye doğru hareket ediyoruz. | TED | سوف يتطلب ذلك عملية دبلوماسية مختلفة تماما عن التي نمارسها اليوم ونحن نعبر جولات صعبة من المفاوضات, ولكن عندما ننتقل الى شي الى شيء اكبر يتخطى الحدود |
Siz bodrumunuzu aslında ait olmadığı birşeye çevirmek istediniz. | Open Subtitles | أرأيتي ، كنتي تريدين تغيير القبو الى شيء لم يكن موجودا |
Elektriği iletmek için birşeye ihtyacım var, ama çok fazla değil. | Open Subtitles | أحتاج لشيء يوصل الكهرباء و لكن ليس الكثير منها |
Yani bizim başka birşeye, etkilediği birşeye, kütleçekimsel olarak, etrafında görebildiğimiz şeylere bakmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لذا علينا النظر لشيء أخر يتؤثر بجاذبيته الأشياء المحيطة به التي يمكننا رؤيتها |
Önemli olan şu; birşeye ihtiyacın varsa, ya da birisine, buldun. Adamın benim. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي , إذا كنت بحاجة لشيء , أو شخص ما , وجدت , وأنا رجل الخاص بك. |
Eğer daha iyi birşeye dönüşmek için kendimi öldürseydim, elbette incitirdi. | Open Subtitles | بالطبع سيضر إن قتلتُ نفسي حتى أتحول لشيء أفضل |
Duyularımızı düşündüğümüzde veya duyumuzdan birisini kaybettiğimizi düşündüğümüzde daha çok şöyle bir şey aklımıza gelir: lüks birşeye dokunma, lezzetli birşeyi tatma, güzel kokulu bir şeyi koklama, güzel bir şeyi görme yetisi | TED | حقا عندما نفكر في حواسنا , أو عندما نفكر في فقدان الحاسة , نفكر عادة بشيء من هذا القبيل : القدرة على تلمس شيئ فاخر , تذوق شيء لذيذ , شم رائحة عطرة لشيء , رؤية شيء جميل. |
Burada Roy benim söylediğim birşeye gülümserken. | Open Subtitles | هذا روي يبتسم لشيء ما قلت هناك |
Tek ama tek birşeye adanmış dört zenci... | Open Subtitles | أربعو زنوج كرسوا أنفسهم لشيء واحد للأبد |
birşeye ihtiyacın olursa, o benim üvey kardeşimdir. | Open Subtitles | هـو أخي غـير الشـقيق، إن احتجـت لشيء. |
Toplanmamıştım. Hiç birşeye ihtiyacın olmayacak. | Open Subtitles | لكني لست مستعدة - لن تحتاجي لشيء للمكان الذي سنذهب اليه - |
Ve bunun için kaşık gibi birşeye ihtiyacımız yok mu? | Open Subtitles | وأيضاً . ألا نحتاج لشيء كالملعقة لهذا ؟ |
Sadece bir duyguydu, aslında. Ancak, geminin adını araştırırken ilginç birşeye rastladım. | Open Subtitles | لقد كان مجرد إحساس , حقاً , تخمين لقد علمت شئ مثير |
Birşey vermek, hem birşeyin gitmesi hem de birinin birşeye sahip olması anlamını içerir. | TED | إعطاء شئ ينطوي على تَسْبيب إنتقال شئ وعلي تَسْبيب مايكون لشخص ما على حد السواء. |
Piyasada teşvike ihtiyacımız var. CO2 vergisi, tavan ve ticaret fiyatla ilgili sinyali verecek birşeye ihtiyacımız var | TED | نحن نحتاج لمحفزات السوق ، ضرائب ثاني أوكسيد الكربون ، التغطية والتجارة ، شئ ما يجعل ذلك السعر يومض هناك. |
birşeye ihtiyacınız olursa zili çalın. | Open Subtitles | حسناً , إذا إحتجتم أى شى إطرق الجرس لى فقط |
Ona karşı dövüşebilmek için herhangi birşeye. | Open Subtitles | أحتاج شيئاً أحتاج أي شيء أقاتلها به |
Bugün ise, yarışı kazanmak için, böyle birşeye de ihtiyacınız var -- arabayı gerçek zamanlı gözlemleyebilen, arabadan bilgi toplayan, bu bilgileri de sisteme aktaran birkaç bin sensör, ve bu bilgileri topladıktan sonra söz konusu bilgileri işleyip çeşitli kararlarla arabaya geri dönüş yaparak gerçek zamanlı değişikliklerin uygulanmasını sağlayan bir sistem. | TED | أما في يومنا هذا ، اذا اردت الفوز بالسباق ستحتاج الى شي أضافي كهذا شيء يراقب السيارة بالوقت الحقيقي لديه عدة آلاف من الحساسات لجمع المعلومات من السيارة وأرسال هذه المعلومات الى النظام ثم معالجتها وأستخدامها من أجل الرجوع الى السيارة بقرارات وتغييرات في الوقت الحقيقي للسيارة في نفس وقت جمع المعلومات. |
Başka birşeye ihtiyacın olursa, buzdolabından alıver. | Open Subtitles | إذا إحتجت الى شيء آخر إمسكه خارج الثلاجة. |