"bir şansı var" - Translation from Turkish to Arabic

    • لديها فرصة
        
    • لديه فرصة
        
    • لديه الفرصة
        
    • لديها الفرصة
        
    • لديها فرصه للكفاح
        
    Eğer suya düştüğünde ölmediyse bir şansı var demektir. Open Subtitles إذا لم يقم بقتلها وألقاها في الماء لزل لديها فرصة
    Eğer şimdi babasını ele verirse, dokunulmazlık almak için son bir şansı var. Open Subtitles لديها فرصة واحدة لتنال الحصانة إن انقلبت على والدها الآن
    Bütün gün size söylemeye çalıştım. Arkadaşının bir şansı var. Open Subtitles لقد كنت أحاول أن أقول لك طوال اليوم صديقك لديه فرصة واحدة
    - Ama bir şansı var mı? Open Subtitles تخرج من عوادمها النفاثة دجاج مقلى لكن هل لديه فرصة ؟
    Danny'nin büyük ödül için bir şansı var, onu alacak. Open Subtitles حسنا ، داني لديه الفرصة ليمسك بالحلقة النحاسية سوف يأخذها
    Bu odadaki her kızın bir şansı var. Open Subtitles إذا كل فتاة في هذه الغرفة لديها الفرصة
    İnsanlar mutlaka ölecek ama bu ördeğin hâlâ bir şansı var. Open Subtitles الناس سيموتون وغير مأسوف عليهم ولكن تلك البطه مازال لديها فرصه للكفاح
    Ama en azından artık bir şansı var. Open Subtitles لكنها على الأقل لديها فرصة الآن
    Ailemin tek bir şansı var. Open Subtitles عائلتي لديها فرصة كذلك هذا يعني كل شيء
    Tamamen iyileşmesi için büyük bir şansı var. Open Subtitles لديها فرصة جيدة ، لتتعافى تماماً
    Sen canlıysan eğer ikinci bir şansı var. Open Subtitles إذا كنت حية، فإن لديها فرصة ثانية
    Bu odadaki her kızın bir şansı var. Open Subtitles لذلك كل فتاة في هذه الغرفة لديها فرصة
    Onlara dedim ki "bakın, küçük bir kız var. burdan kurtulup Amerika'ya gitmek için ufacık bir şansı var" "doğru birşey yaptığımdan emin değilim" TED فقلت لهما: "انظرا، هناك فتاة صغيرة لديها فرصة ضئيلة بأن تخرج من هنا و تذهب إلى أمريكا." و قلت: "لا أعرف إن كان هذا هو القرار الصحيح أم لا،
    Burada, bir eşi etkilemek için oldukça az bir şansı var. Open Subtitles لديه فرصة ضئيلة هنا بالأسفل لاجتذاب شريكة
    Annemle hala bir şansı var mı bilmek istiyor. Eğer yoksa, gidecek. Open Subtitles و يريد ان يعرف لو كان لديه فرصة معها لو لم يكن لديه, فسيغادر
    Bu çocuğun hayatını değiştirmek için bir şansı var. Open Subtitles لن يهم هذا - أعني ، هذا الطفل لديه فرصة لتغيير حياته
    Lion-O ruhunu kaybetmedikçe bir şansı var. Open Subtitles طالما لاينو لازال يملك روح لديه فرصة
    Bu dünyada hayatını değiştirmek için bir şansı var. Open Subtitles كان لديه فرصة واحدة ليغير حياته.
    Artık gerçek Ejder Savaşçısı'nı eğitip işleri yoluna koymak için bir şansı var. Open Subtitles و الآن لديه الفرصة ليصحح الأمور ليدرب محارب التنين الحقيقي
    Hala bir şansı var. Open Subtitles مازال لديه الفرصة .
    En küçük kızınız Isabella'nın hâlâ bir şansı var. Open Subtitles إيزابيلا، ابنتكما الصغيرة لديها الفرصة
    İnsanlar mutlaka ölecek ama bu ördeğin hâlâ bir şansı var. Open Subtitles الناس سيموتون وغير مأسوف عليهم ولكن تلك البطة مازال لديها فرصه للكفاح

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more