"bir şelale" - Translation from Turkish to Arabic

    • شلال
        
    Şu yol üzerinde bir şelale var. Mutlaka görürsün. Sadece yürü. Open Subtitles هناك شلال مباشرة من هذا الطريق ستعثر عليه ولتعبر من خلاله.
    Sizin için bedenin aşağısına doğru gidiyorum: Göğsünden bir şelale çıkıyor, penisini kapatıyor -- ya da penis değil veya her neyse, bir çeşit androjen şey. TED و سأذهب نزولاً على الجسم لأجلكم و هناك شلال ماء يخرج من صدره ليغطي قضيبه أو ليس قضيبه أو مهما كان فقد يكون شيئا مخنثا
    Tapınağın yeri ile ilgili tek söz bir nehirdeki bir şelale yakınında olduğu. Open Subtitles ذِكِر موقع المعبدَ كان في مكان ما قُرْيب من شلال على النهر
    Orası hakkında bir şey bilmiyorum, sadece bir şelale olduğu dışında. Open Subtitles لا اعرف الكثير عن المكان ماعدا انه مكان بعيد جدا بالقرب من شلال
    Başkan Im'in fikrinden hareketle düşürülen su basıncıyla burada suni bir şelale yaparsak su akışını düzenleyebileceğiz. Open Subtitles من فكرة المدير إم.. لو بنينا شلال صناعي هنا، بسبب الضغط المتولد من تساقط الشلال، سنتمكن من جعل الماء يتدفق.
    Şelaleri düşünmediğimi fark ettim. Sadece bir şelale düşünüyorum. Open Subtitles أدركت أنني لا أفكر في الشلالات بل في شلال واحد
    Eğer horizonda bir şelale varsa ve siz o şelaleye bakıyorsanız diyorsunuz ki: "Su çok yavaş akıyor!" TED اذا كان لديك شلال هناك، هناك بالضبط في الأفق. تنظر ناحية الشلال وتقول، "أوه، المياة تسقط ببطء شديد."
    Ve diyorsunuz ki : "Aman Allahım, çok uzakta ve çok büyük bir şelale." TED وتقول، " يا إلهي أنه بعيد حقاً وهو شلال ضخم."
    Sorun şu ki sizin bana kazandıracağınız paranın aktığı bir şelale mi göreceğim? Open Subtitles السؤالهو... هل أرى شلال بالمال الذي ستجنونه لي
    - Tıpkı bir şelale gibi. - Evet, aynı bir çağlayan gibi. Open Subtitles انه مثل هذا الشلال اجل مثل شلال
    Aslında buralarda güzel bir şelale var. Open Subtitles هناك في الواقع شلال جميل جداً.
    O kuleler sinyalleri tıpkı bir şelale gibi dışarı pompalar. Open Subtitles -هذا مثالي هذه الابراج تضخ الإشارة ثابته مثل شلال
    Bir de o üzerinden akan ter yok mu bebeklerin gözyaşlarından oluşan bir şelale gibiydi. Open Subtitles والعرق يُقطّرُ مِنْها، هو كَانَ مثل a شلال دموعِ الأطفال الرُضَّع.
    O ormanda, çocukken gittiğimiz küçük bir şelale vardı. Open Subtitles لأن الداخل هناك شلال صغير إلى... كنا صغارا.
    Ben küçükken, burda küçük bir şelale vardı. Open Subtitles عندما كنت صغيرا كان هناك شلال صغير
    Taş duvarlar, her yerde silahlar, kapı yerine bir şelale... Open Subtitles اسلحه في كل مكان , شلال مكان الباب
    Zaman zaman, uzakta bir yerlerde bir şelale olduğu hissine kapılıyorum. Open Subtitles rlm; يراودني ذلك الإحساس بين الحين والآخر، rlm; الأرجح أن ثمة شلال ضخم
    Sadece bir şelale. Open Subtitles انه ليس سوى شلال
    - Çok güzel. - Bakın, bir şelale! Open Subtitles ـ إنه جميل ـ أنظر , شلال
    Evet, evet, sadece bir şelale. Open Subtitles نعن, نعم, يوجد شلال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more